9.Bölüm: Şangay’daki mafya babası komşumuz

Your ads will be inserted here by

Easy Plugin for AdSense.

Please go to the plugin admin page to
Paste your ad code OR
Suppress this ad slot.

9.Bölüm ile Şangay’da ev ya da oda bulma maceramı sizlerle paylaşmaya devam ediyorum. Bu bölümde yeni evime taşınmamı, bununla birlikte 1,5 yıl boyunca bu evde yaşadığım güzel anların birkaçını, dairede sevdiğim yerleri ve çevresini keşfe çıkıyorum. Önceki bölümden de hatırlayacağınız gibi yeni evime 10 Aralık’ta taşınmak üzere odayı kiraya veren çocukla anlaşmıştık.

9 ARALIK SABAHI

Sabah bir mesajla uyandım:

“Kusura bakma ama ben henüz toplanamadım, 12 Aralık’ta odaya taşınabilirsin.”

!!!!?!?!?!?!?!???!!!!! Ev konuları ile ilgili toleransım o kadar kullanılmış ve yıpranmış ki 2 gün de olsa “sorun değil” diyecek halim kalmamıştı.

Odayı kiraya veren çocuğa şöyle güzel bir mesaj yazdım ve tekrar 10 Aralık anlaşmamıza geri döndük.

10 ARALIK AKŞAMI

Okuldaki kimya öğretmeni aynı zamanda da en yakın arkadaşım Jessica bana yardım için geldi. Evlerinde kaldığım komşularım işteydi, onlara mesaj attım ve aynı zamanda da salona teşekkür notu bırakarak yeni evimde vereceğim yemeğe davet ettim.

Küçük bir minibüsle yeni evime doğru yola çıktık. Yol boyunca heyecandan duramıyordum. Jessica’dan güzel bir Çin şarkısı çalmasını istedim ve geçip giden ışıklarla birlikte Çin şarkısını söyleye söyleye yeni evime vardık. Taşıma şirketi eşyaları daireye kadar çıkardı, normalde çıkarmıyorlar ama tabi bu hizmet karşılığında bahşiş vermemiz gerektiğini de öğrendim. Normalde bahşiş buralarda çok yaygın bir durum değil ama taşıma hizmetine eşyaları daireye çıkarmak dahil olmadığından ki bu da ilginç,  bahşiş şart.

Jessica akşam ben de kalacaktı, birer birer bütün kıyafetleri ve kap kaçak ne varsa yerleştirdim sonra da gece pikniğimizi yapmak için çatı katına çıktık:) Manzaramız şahane!!!

YENİ EVİMDEKİ İLK GÜN DOĞUMU

Bilirsiniz beni, gün doğumlarını ve gün batımlarını ayrı bir severim. Yeni eve taşınınca da bunlar olmazsa olmazlarım. Sabah ki planımız güneş doğmadan çatı katına çıkıp gün doğumunu 32.kattan seyretmekti.

Karşılaştığımız manzara…

ŞÜKRETMEYİ BİLİRSEN MUTLULUĞU İÇİNDE YEŞERTİRSİN

Tek kelime ile şaşkındım. Hala daha inanamıyordum bu evi bulduğuma, Şangay’ın en güzel noktasındaki en güzel apartmanlardan biri. İçinde bulunduğumuz binalar, yapılar bizi öyle ya da böyle bir şekilde etkiliyor.

Bunca zorluktan sonra deneyimlediğim bu güzellikler benim için mucize gibiydi. Sahip olduklarımız için ve de sahip olacaklarımız için önceden şükretmek çok mühim. Elde olmayana değilde, elde olana, verilene şükredebilmek. Kıymetini bilmek ve öyle yaşamak çok daha doyurucu, böylece mutluluk tohumları içten büyür ve çiçek açar.

APARTMANIMIZDA BİR MAFYA BABASI YAŞIYOR!

Gelelim yeni yaşantımda keşfettiklerime, mafya babası da nerden çıktı derseniz o zaman kısaca anlatayım. Apartmanı ve çevresini keşfe devam ederken yine bir gün koşuya çıkacağım. Apartmanın ön girişinden çıkmaya karar verdim ki normal de alt girişi kullanıyordum, daha kestirmeydi. Binanın otel gibi olan girişinden çıkarken bir baktım bir amca kafasındaki garip şapkasıyla, şapkaya da garip bir tüy takmış, önündeki  sıra sıra adamlara bağıra çağıra talimatlar veriyordu. Ben de ne dediğini anlamaya çalışıyordum.

Birkaç dakika sonra adamların bakışlarından farketmiş olacak ki arkasını dönüp bana baktı. Sert bir bakıştı bu.  Ben her zamanki güleryüzlülüğümle “nihao – merhaba” dedim. Sert yüz ifadesindeki çizgiler daha da derinleşmişcesine bana “konuştuklarımızı anladın mı?” dedi, orda yabancıların her zamanki numarasını kullanıp “timbadong -ben anlamıyor” ayağına yatsam da farklı bir aksanla konuştuğu için zaten çok da birşey anlamamıştım birkaç cümle dışında ama o andan itibaren koşum başlamıştı zaten hahaha.

Birkaç hafta sonra apartmanın önü siyah ve beyaz arabalarla doldu. Siyah arabalardan korumalar, beyazlardan da normal görünümlü ama baya yaşlı iyi giyinmiş insanlar inmeye başladı. Ev arkadaşlarımla bu durumu izlerken  şapkasından tüy çıkan adam da radarımıza girdi.

Başlarda bu garip şapkalı amca acaba ünlü biri mi dedik ama site çalışanlarına sorduğumuzda ve aldığımız 30.katta oturuyor sakın rahatsız etmeyin, gördüğünüz zaman hemen uzaklaşın gibi yorumları ile “mafya babasında” karar kıldık.

Ara ara kendisini görsek de artık göz göze gelmiyor ve hemen oradan uzaklaşıyorduk. Arada yahu yoksa bu site çalışanları bizimle dalga mı geçti diye düşündüğümüz çok oldu ama dedim ya her gördüğümüzde garip durumlarla karşılaştığımızdan yılın mafya babası ödülünü kendisine layık gördük hahaha.

ŞANGAY’DAKİ EVİMDE GEÇİRDİĞİM GÜZEL ZAMANLAR

Bununla birlikte bu evim, benim Şangay’da geçirdiğim en güzel günlerime tanıklık etti, tabi arada sıkıntılı olaylar da yok değildi. Kısa kısa size birkaçından bahsedeceğim.

YILBAŞI GÖSTERİSİ BALKONUMDA

Dünyanın ikinci yüksek binası IFC, ışıklarla aydınlatılınca balkon manzaramız yeni bir boyut kazandı.

Kendi evimde ilk defa yılbaşı partisi veriyordum. Expat Neighbors’dan komşularımı da çağırdım ve birlikte harika zaman geçirdik. Yeni evimi ne kadar sevsem de çevremdeki insanlardı orayı daha da güzelleştiren.

Dahası 12’ye doğru binadaki bütün yabancılarla birlikte çatı katına çıkıp güçlerimizi birleştirdik.

DOĞUM GÜNÜ KUTLAMAM

Yıllar sonra ilk defa evimde arkadaşlarımla doğum günümü kutlama fırsatım olmuştu. Bunca zaman ya seyahat ediyordum, ya çalışıyordum. Şangay’daki  arkadaşlarım ve ev arkadaşlarımın da katılımı ile çok çok keyifli bir zaman geçirmiştik. Bu arada doğum günüm 2 Şubat’ta:)

Bu aşağıda gördüğünüz tablonun yarısı şu an dünyanın başka yerlerinde.

Bu kadar eğlenceli insan biraraya geldi mi o pasta tabakta durmaz:) Bu resimde DSLR kameramı elinde tutan Hashim Amerikalı, şu anda Amerika’ya geri döndü. Festo yüzünde en çok pasta olan gözlüklü çocuk, o da Kenyalı ama şu an Amerika’da master yapıyor. Lily, Hashim’in arkasındaki Koreli arkadaşım hala Şangay’da ama o da taşınmayı düşünüyor. Çizgili etekli Çinli arkadaşım da şu sıralar kendi işini kurmakta ve Şangay’da.

SABAH KOŞULARIM

Bund’a çok yakın olduğum için sabahları rahat rahat koşumu da yapabiliyordum. Tek kelime ile sağlıklı ve aktif hissediyordum, hava kirliliğini hesaba katmazsak tabi…

 EXPAT NEIGHBORS PİKNİĞİ’NDEN SONRA ÇATI KATINDA KUTLAMALAR

Expat Neighbors olarak pikniklerimiz 350 kişinin katılımı ile gerçekleşiyor. Dolayısı ile planlaması, organizasyonu, sonrası ile büyük emek isteyen bir etkinlik ama piknik bitince gönüllü expat neighbors ile çatı katıma gelip stres atıyorduk. Bu gördüğünüz tablodan sadece 2 kişi şu an Şangay’da.

 

BAZI İNSANLARIN GÜZEL OLANI MAHFETMEK GİBİ BİR EĞİLİMİ VAR!

Evet, doğru duydunuz, ben buna genetik bozukluk diyorum artık! Apartmanın çatı katı Şangay’ın en güzel manzaralı çatı katı olarak kabul ediliyordu. Bu güzelliği görmek için de çatıkatına binada yaşayan yaşamayan herkes elini kolunu sallaya sallaya girebiliyordu( Niye?! ). Dolayısıyla bir süre sonra binada oturmayan ve sorumsuz yabancılar çılgın partilerini buraya taşıdılar. Hadi eğlen tamam ama sonra çöpünü de al git! Yok! Çatı katını çöplüğe çevirdiler, daha da kötüsü bir partide yabancının teki Şangay manzarasına karşı işerken dengesini kaybedip 32. kattan düşüyor ve o partide herkes uçmuş olduğu için kimse adamın yokluğunu farketmiyor. Adamın cansız bedeni ertesi gün binanın yanındaki inşaatta bulunuyor. Dahası aynı partide artık ne kullandılarsa, asansöre işeyip bağırsakları da bozulunca apartman sakinlerinin kapılarının önüne bırakıvermişler(!!!!!), yetmemiş apartmanın içinde mangal yapmak isterken mafya babasının bulunduğu katta yangın çıkarmışlar. Bu olayda o kadar çok yanlış şey var ki neresinden başlasam bilemedim.

Bu olaylardan dolayı bina yönetimi çatıkatını tamamen kapattı. Ama bu sorumsuzlar her kimse bu sefer de bizim havuzu mesken edindiler kendilerine ve çok geçmeden havuz da kapandı. Bu arada bina yönetimi de ilginç, yönetemiyor, elini kolunu sallayan herkes istediği yere girebiliyor sonra kontrol olmadığı için de olaylar çığrından çıkıyor ve sonra her yere giriş kapanıyor. Ya şu girişleri kartlı yapsalardı bu kadar sorun olmazdı ama anlatamıyorsun.

Yetmezmiş gibi bina yönetimi bizim yaptığımızı düşündü!!! Kendimizi savunmamız zor olmadı çünkü kapı komşumuz Çinli aile bizdeydi o zaman! İşte bir kez daha ev alma komşu al sözünün doğruluğunu yaşadık.

EVİMİN SEVDİĞİM KÖŞELERİ

KİTAP OKUMA KÖŞEM

Your ads will be inserted here by

Easy Plugin for AdSense.

Please go to the plugin admin page to
Paste your ad code OR
Suppress this ad slot.

Fransız esintisindeki camlar ile akşamları burda kitap okurken uyuyakalıyordum. En güzeli de dışarda yağmur yağarken sıcak odamda loş lambanın ışığında huzurlu huzurlu kitabımı okumaktı.

BALKONUM

Evin balkonu da stres atmak hatta güzel havalarda uyumak için en güzel yerlerden biriydi. Hep balkona koltuk atıp manzaraya karşı kitap okumak, çay içmek gibi bir hayalim vardı, İstanbul’da değil de Şangay’da gerçek oldu.

MUTFAK

Arkadaşlarımla yemek yapmanın tadı apayrı. Mutfağın manzarası ile uzun ayaklı tabureler en sevdiğim özellikleriydi. Mutfak masasının başında arkadaşlarımla uzun saatler süren sohbetlere dalıyorduk.

İkinci resimde gördüğünüz Pamela, İtalyan ama sular seller gibi Türkçe öğrenmiş, öğrendiği kişi de Egeli temizliğe gelen teyze olunca Pamela’nın aksanını siz düşünün:) Diğer pek çok insan gibi Pamela’da 8 yılın sonunda Şangay’dan ayrıldı, şu an Meksika’da.

KIÇINA KABAK BAĞLADIN

Arkadaşlarım böyle diyor:) Expat hayatı zaten zor, hareketli, ben sürekli seyahat ediyorum, gün boyunca öğretmenlik sonra da Expat Neighbors için çalışırken bir de bu minik can hayatıma giriverdi. Adı Ginger, tabi şu an büyüdü ve hatta o da minik bir evlat edindi ama onu da sonra anlatacağım.

EVİMİZDE SORUN OLDUĞUNDA NE YAPIYORUZ?

Rus ablaya bırakıyoruz iş bölümü gereği:) Mesela:

DAİRE KAPIMIZI 15 GÜN KİTLEMEZSEK NE OLUR?

Ev arkadaşlarımdan Amerikalı kaykaycı çocuk bir gün sabaha karşı kız arkadaşı ile geliyor ama dairenin anahtarını unutunca ve mesajlarına kimse cevap vermeyince maymuncukla apartman kapısını açıp içeri giriyor. Gece onlar için mutlu bitse de sabah bir sürprizle karşılaştık çünkü daire kapısının kilidini bozmuştu akıllım. Ev arkadaşlarımızdan Rus kız evin herşeyi ile ilgileniyordu, adeta evin annesi gibiydi. O tatilde olduğundan dairede kimse kapının kilidini yaptırmaya yanaşmadı, ben zaten vaktim yoktu deyip işin içinden sıyrılayım hahaha. Biz 15 gün Rus kız eve gelene kadar dairenin kapısını kilitlemedik. Bildiğin kapı kolunu açıp içeri giriyorduk. Şangay böyle güvenli bir yer ( yukarıdaki parti çılgınlarını hesaba katmıyorum, onlar ekstrem bir durum). Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir metropolitan şehirde bu düzeyde bir güvenlik hissi yaşayamazsınız. Pek tabi burda da olaylar olmuyor değil ama genelde hırsızlık vs. de biz kapımızı bile kitlemedik ve yine de sorun olmadı.

KOMŞU KOMŞU, İNTERNETİNİZİ KULLANABİLİR MİYİM?

Bir süre sonra internetimiz de sorun çıktı ve bu da Rus kızın evde olmadığı döneme denk gelince firmayı aramaktı, derdini anlatmaktı, sinir olmaktı durumunu gözümüzde canlandırınca biz yine Rus kızın gelmesini bekledik. Peki bu süreçte ne yaptık? Her katta iki daire vardı ve karşımızdaki dairedeki aile ile de güzel bir iletişimimiz vardı. Asansöre birlikte bindiğimizde ben Çincemi pratik yapmak için çorap renginden, aile bağlarına, işinden, tuttuğu torbasına kadar herşeyi Çince sorduğum ve bize oturmaya gelmeleri ve  aile kavgalarına tanıklık etmemiz derken aramızda çekingenlik falan kalmamıştı. Biz bir süre internetsiz idare ettik ama sonra ampul yandı, dedim neden gidip komşumuzdan istemiyoruz. Siz, kapı komşunuza güvenip internet şifrenizi verir miydiniz? Bu güzelim aile verdi ve hiç soru da sormadı. Biz 15 gün onların internetini kullandık ve Rus kız geldiğinde de sorunu halletti. Evi paylaştığınız zaman iş bölümü mühim:)

DAHA NELER NELER

Bu evde daha neler neler oldu. Sayısız sırt çantası hazırlığımdan, sırt çantamı boşaltmama, kahkaha dolu anlardan ev arkadaşlarımın camı pencereyi kapatıp evi ve odamı afyon dumanına basmaları ve gece yarısı öksüre öksüre uyanıp camı, pencereyi açmamdan, tuvalette kilitli kalmama,  Expat Neighbors uğruna az daha karakolluk olmamdan  parasız kalıp Türkiye’ye uçak bileti alamadığım zamanlara da tanıklık etti bu ev.

Daha bir sürü anımın olduğu güzel evimde  asıl 1,5 yıl  sonra neler olacaktı?

Şangay’da ev ya da oda bulma maceramın bir sonraki bölümünde görüşmek üzere, takipte kalın;)

Hala takibe almadıysanız da çaktırmadan hemen aşağıdaki linklerden takipler, beğeniler gelsin TIK TIK: Facebook, Instagram, Youtube, Twitter

Şangay’dan kocaman sevgiler

ŞANGAY’DA EV YA DA ODA BULMA MACERAMIN ÖNCEKİ BÖLÜMLERİ

Daha önce neler oldu diye sorarsanız, o zaman önceki bölümleri okumak için aşağıdaki fotoğrafların üstüne tık tık:

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

2 Comments

  • Esra Uğurlu dedi ki:

    Merhaba Evrim! Ev maceralarını kaçırmadan takip ediyorum. Bir yandan da işinin ne kadar zor olduğunu düşünüyorum. Senin Çin’de çalışıp orada yaşadığını biliyordum ama nedense ev meselesinin seni bu kadar yorduğunu tahmin edememişim. “Nasılsa çalıştığı yer bir ev vermiştir dayalı döşeli” diye düşünmüşüm ve hata etmişim. Çin’de sürekli bir mücadele içinde olmak, hem de tek başına, üstelik dilini bile bilmiyorken… Seni gönülden tebrik eder, başarılarının devamını dilerim 😊

While Travelling için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

CommentLuv badge