Çin’deki Etnik Gruplar ve Çin’in Dinlere Yaklaşımı

Your ads will be inserted here by

Easy Plugin for AdSense.

Please go to the plugin admin page to
Paste your ad code OR
Suppress this ad slot.

Şanghay’daki taksi şoförlerinin çoğu beni Uygur zannediyor. Hatta bazen pasaportumu çıkarıp, “Hayır, ben sadece büyük büyük ataları Orta Asya’dan göç etmiş olan bir yabancıyım,” diye açıklama yapmak zorunda kalıyorum. Genetik işte:)

Çin’in 1.4 milyarlık nüfusunda 56 resmi etnik grup bulunmaktadır. Han Çinlileri, toplam nüfusun yaklaşık %91′ini oluşturur ve en büyük etnik gruptur. Diğer büyük etnik gruplar arasında Zhuang, Hui, Uygur, Tibetliler ve Mançular bulunur.

Çin, birçok dine ev sahipliği yapan bir ülkedir ve 100 milyondan fazla inanan bulunmaktadır. Budizm, İslam, Katoliklik ve Hristiyanlık Çin’de yayılmış durumdadır; ayrıca Çin’e özgü bir din olan Taoizm’in yanı sıra Şamanizm, Ortodoks Hristiyanlık ve Dongbaizm de bulunmaktadır.

Hui, Uygur, Kazak, Kırgız, Tatar, Özbek, Tacik, Dongxiang, Salar ve Baoan olmak üzere 10 etnik grup İslam’a inanır; Tibet, Moğol, Lhoba, Monba, Tu ve Yugu gibi gruplar Tibet Budizmine (aynı zamanda “Lamaizm” olarak da bilinir) inanır. Dai, Bulang ve Deang grupları Theravada Budizmine inanır; Miao, Yao, Yi ve diğer bazı etnik gruplar arasında ise Katoliklik ve Hristiyanlık önemli bir yer tutar. Han milliyetine mensup bazı kişiler Budizme, bazıları Hristiyanlığa, Katolikliğe ve Taoizme inanır.

Budizm, MS 1. yüzyıl civarında Çin’e girmiştir. MS 4. yüzyıldan sonra hızla yayılmaya başlamış ve zamanla Çin’deki en etkili din haline gelmiştir. Tibet Budizmi, Çin Budizminin bir dalıdır ve ağırlıklı olarak Tibet ve İç Moğolistan bölgelerinde yayılmıştır. Çin’de 13.000’den fazla Budist tapınağı bulunmaktadır.

İslam, 7. yüzyılın ortalarında Çin’e girmiştir. Yuan Hanedanlığı döneminde İslam büyük bir gelişme göstermiştir. Günümüzde Çin’de 30.000’den fazla cami bulunmaktadır. Katoliklik, MS 7. yüzyıldan itibaren yavaş yavaş Çin’e girmeye başlamıştır.

Hristiyanlık (Protestanlık) ise 19. yüzyılın başlarında Çin’e tanıtılmıştır. Şu anda Çin’de 4.600’den fazla Katolik kilisesi ve kulübü, 12.000 Hristiyan kilisesi ve 25.000’den fazla etkinlik ve toplanma alanı bulunmaktadır.

Taoizm, MS 2. yüzyılda oluşmuş ve Bahar ve Güz Dönemi’nde (Spring and Autumn Period) yaşamış bir Taoist olan Laozi, bu dinin kurucusu olarak kabul edilmiştir. Onun yazdığı “Tao Te Ching”, Taoizmin temel klasik eseridir. Çin’de 1.500’den fazla Taoist tapınağı bulunmaktadır.

Çin’deki kimlik kartlarında din bilgisi yazılır mı?

Çin, laik bir devlet olarak (laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını ifade eder.) bireylerin dini inançlarını resmi belgelerde belirtmez, verilen kimlik kartlarında ad ve soyad, cinsiyet, doğum tarihi, milliyet (Etnik grup, örneğin Han, Uygur, Hui gibi), kimlik numarası, adres ve fotoğraf yer alır.

Çin’in Dinlere Yaklaşımı

1949 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla laiklik ilkesi benimsenmiş ve din meselelerindeki temel politikasına göre, vatandaşlarının istedikleri dini inancı benimseyebileceğini kabul etmiştir. 1982 yılında, Beşinci Ulusal Halk Kongresi’nin Beşinci Oturumu’nda kabul edilen Çin Halk Cumhuriyeti Anayasası, vatandaşların dini inanç özgürlüğüne sahip olduğunu açıkça belirtmektedir. Anayasaya göre, hiçbir devlet organı, sosyal kuruluş veya birey, vatandaşları dine inanmak ya da inanmamak konusunda zorlayamaz ve dinine inanan ya da inanmayan bireyler arasında ayrımcılık yapılamayacağı vurgulanmaktadır. Devlet, normal dini faaliyetleri koruma altına almıştır. Bununla birlikte, kimsenin dini, toplumsal düzeni bozmak, vatandaşların sağlığına zarar vermek ya da ulusal eğitim sisteminin faaliyetlerine müdahale etmek için kullanamayacağı da hükme bağlanmıştır. Ayrıca, dini grupların ve dini işlerin yabancı güçlerin kontrolüne tabi olmadığı açıkça ifade edilmiştir.

Çin, çıkardığı Bölgesel Etnik Özerklik Yasası, Medeni Kanun Genel İlkeleri, Eğitim Yasası, Çalışma Yasası, Zorunlu Eğitim Yasası, Halk Kongresi Seçim Yasası, Köy Komiteleri Organik Yasası ve Reklam Yasası gibi yasalarda şu hükümleri düzenlemiştir: Vatandaşlar, dini inançlarından bağımsız olarak seçme ve seçilme hakkına sahiptir; dini grupların yasal mülkiyeti kanunla korunur; eğitim ve din birbirinden ayrılmıştır ve vatandaşlar dini inançlarından bağımsız olarak kanun önünde eşit eğitim imkanlarından yararlanır; tüm etnik grupların bireyleri, birbirlerinin dillerine, geleneklerine ve dini inançlarına saygı duymalıdır; vatandaşlar, farklı dini inançları nedeniyle istihdamda ayrımcılığa maruz kalamaz; reklamlar ve ticari markalar, etnik gruplar veya dinlere karşı ayrımcı içerik taşıyamaz.

Çin hükümeti, dini faaliyet yerlerinin yasal hak ve çıkarlarını korumak için Dini Faaliyet Yerlerinin Yönetimi Yönetmeliğini yayımlamıştır. Ayrıca, yabancıların Çin’deki dini inanç özgürlüğüne saygı göstermek ve yabancılar ile Çin dini çevreleri arasındaki dostane, kültürel ve akademik ilişkileri korumak amacıyla Çin Halk Cumhuriyeti’nde Yabancıların Dini Faaliyetleri Yönetimi Yönetmeliğini yürürlüğe koymuştur.

Çin’de azınlık bölgeler hariç devlet okullarında din eğitimi verilmemektedir. Çin, anayasal olarak laik bir devlettir ve dini faaliyetler ile devlet işlerini birbirinden ayırmayı taahhüt etmiştir. Çin, farklı dini grupların (Budizm, Taoizm, İslam, Hristiyanlık ve diğer inançlar) bulunduğu geniş bir ülke olduğundan, dini eğitim verilmesi durumunda sosyal ve politik ayrışmaların artabileceği endişesini taşır ve toplumsal birliği koruma çabası birincil önceliktir. Eğitim sistemi, dini inançlardan bağımsızdır ve milli birliğin korunmasını hedefler. Eğitim sistemi, dini inançları bireysel olarak görür ve okullarda dini öğretilerin tartışılmasını uygun görmez. Dini bilgi edinmek isteyen bireyler, bunu kişisel olarak devlet tarafından denetlenen dini kurumlar aracılığıyla gerçekleştirir. Ancak eğitim sistemi, dini meselelerden bağımsız bir şekilde öğrencileri bilimsel, materyalist ve sosyalist bir anlayışla yetiştirmeye odaklanır.

Çin’in Azınlık ve Özerk Bölgelerindeki Din Eğitimi

Dini gruplar, dini okullar, tapınaklar ve kiliseler dışında hiçbir kuruluş veya birey toplumda dini eğitim ve öğretim gerçekleştiremez.

Özerk Bölge Halk Kongresi Daimi Komitesi, 1 Şubat 2024 tarihinde yürürlüğe girecek olan yeniden düzenlenmiş “Sincan(Xinjiang) Uygur Özerk Bölgesi Dini İşler Yönetmeliği”ni duyurdu. Bu yönetmelik, dini okulların yönetimine ilişkin düzenlemeleri açıkça belirtiyor:

Madde 13: Dini okullar, özerk bölgedeki dini gruplar tarafından kurulmalıdır. Başka hiçbir kuruluş veya birey dini okul kuramaz. Dini okulların kurulması, değiştirilmesi ve sona erdirilmesi için başvurular, ilgili ulusal düzenlemelere uygun şekilde yapılmalıdır.

Your ads will be inserted here by

Easy Plugin for AdSense.

Please go to the plugin admin page to
Paste your ad code OR
Suppress this ad slot.

Madde 14: Dini okullar, yasalara uygun şekilde yönetilmeli, eğitim ve öğretim reformlarını teşvik etmeli ve eğitim kalitesini artırmalıdır.

Madde 15: Dini okullar şu görevleri yerine getirmelidir: 1. Vatansever dini bireylerin yeteneklerini geliştirmek; 2. Dini öğretileri doğru bir şekilde yorumlamak; 3. Görevdeki dini din adamlarının eğitimini sağlamak.

Madde 16: Dini okullar, bulundukları özerk bölge, vilayet, şehir (ilçe) halk hükümeti (idari ofis) ilgili birimlerinin rehberliği, denetimi ve incelemesini kabul etmeli, yönetim sistemlerini ve çalışma mekanizmalarını geliştirmeli ve normal eğitim düzenini korumalıdır.

Madde 17: Dini okullar, öğretmen yeterlilik belgesi, meslek unvanı değerlendirmesi ve atanması ile öğrencilere derece verme gibi özel sistemleri uygulamalıdır. Bu hususlar, ilgili ulusal düzenlemelere uygun olarak uygulanmalıdır.

Madde 18: Dini gruplar ve tapınaklar, saraylar, camiler, kiliseler tarafından üç aydan uzun süreli dini eğitim ve öğretim yapılması durumunda, bu faaliyetler vilayet, şehir (vilayet) halk hükümetinin (idari ofis) dini işler departmanına onay için bildirilmelidir. Üç aydan daha kısa süreli dini eğitim ve öğretim, ilçe düzeyindeki veya daha üst düzeydeki halk hükümetinin dini işler departmanına bildirilmelidir.

Dini okullarda eğitim kalitesini artıracak standartların belirlenmesi, daha sistemli ve güvenilir bir yaklaşım sağlıyor. Ayrıca, aşırılık yanlısı dini faaliyetlerin önüne geçerek toplumun güvenliğini artırmayı ve dini inançların bireysel düzeyde yaşanmasını teşvik ediyor. Düzenlemeler ve denetimler, dini gruplar ve okulların daha şeffaf ve güvenli bir şekilde faaliyet göstermesine katkıda bulunuyor. Bu düzenlemeler, toplumun genel refahını artırmayı, dini özgürlükleri bireysel temelde korumayı ve inanç temelli toplumsal çatışmaları önlemeyi amaçlıyor.

1993 yılı itibarıyla, Çin’de sekiz ulusal dini grup bulunmaktaydı. Bunlar arasında Çin Budist Derneği, Çin Taoist Derneği, Çin İslam Derneği, Çin Katolik Vatansever Derneği, Çin Katolik Eğitim Komitesi, Çin Katolik Misyonu, Çin Hristiyan “Üç Öz Vatanseverlik Hareketi” Komitesi ve Çin Hristiyan Konseyi yer almaktaydı.

2023 itibari ile, Çin’de çeşitli dinlere mensup 100 milyondan fazla inanan, 85.000’den fazla dini mekan ve 3.000’den fazla dini grup bulunuyor. Çin’deki yaklaşık 300.000 din görevlisinin 200.000’den fazlası Budist rahip ve rahibe, 25.000’den fazlası Taoist rahip ve rahibe, 40.000’den fazla İslam imamı ve din görevlisi, 4.000’i Katolik din adamı ve 18.000’den fazlası Hristiyan papazdır.

Çalıştığım okullarda başörtüsü takan öğretmenler vardı ve bu hiçbir zaman bir sorun olmadı. Daha önce çalıştığım okulumun karşısındaki Uygur restoranının sahibi olan bir aile, bayram sabahı Şanghay’daki bir camide cemaatle birlikte kıldıkları toplu namazı bana heyecanla gösterdi. Uygurların, Şanghay’da dinlerini rahatça yaşadıklarını gördüm. Evimin yakınındaki Uygur restoranına gittiğimde restoranın sahibinin eşini, arada restoranda yüksek sesle Kuran okuyup tesbih çekerken görürüm. Gelenler yemeklerini yiyip kimse kimseyi rahatsız etmeden gider. Ama bazı Batı medyası hala “Bu mümkün değil” diyor. Kanadalı bir arkadaşım beni Şanghay’da Pudong’daki cami önünde kurulan pazara götürürdü. Yemekler inanılmaz, insanlar harikaydı. Dahası, oturduğum binada komşularımdan birinin imam olduğunu öğrenmek beni daha da şaşırtmıştı. Yakınımızdaki camide çalışıyor ve dini ibadetlerin yürütülmesini sağlayıp din mensupları yetiştiriyordu. Uygur olup doktor olan arkadaşım var, Uygur olup garson olarak çalışan insanlar var. Uygur öğrencilerim var. Uygur restoranlarının çokluğu da ayrı bir güzellik. Bir başka komşum ise Hristiyan ve her Pazar kiliseye gider, buluştuğumuzda arada orada yaptıklarının videolarını bana gösterir. Arkadaşlarım arasında pek çok budist olduğu gibi ateist de var.

Cami ve kilise gibi ibadet yerlerinde genellikle güvenlik önlemleri olduğunu gördüm. Bunun sebebinin, dinin kötüye kullanılmasını önlemek ve bu dini mekanlara gelen kişilerin gerçekten dini ibadet için mi yoksa başka amaçlarla mı geldiğini anlamaya çalışmak olduğunu gözlemledim.

İş sözleşmelerimizde bile, halka açık vaaz vermek ya da insanları dini konularla etkilemeye çalışmanın yasak olduğu açıkça belirtilir. Bu yaklaşım, farklı inançlara sahip bireyler arasında saygıyı korumayı ve toplumsal düzeni sağlamayı amaçlar.Ancak Batı medyası, Çin’in bu laik tutumunu sıklıkla distopik bir baskı olarak yansıtmaktan hoşlanıyor. Ama durum bu değil. Bu daha çok, tüm dinlerde aşırılıkları yönetmekle ilgili, kimsenin uç fikirler edinmesine fırsat vermemek için.

Sincan’a giden Belçikalı arkadaşlarım oldu. Onların an be an paylaşımlarından gördüklerim içimi ısıttı. Benzer kültürlerimiz var. Türk dizilerine bayılıyorlar ve insanların ibadetlerini camilerde rahatlıkla yaptıklarını gösterdiler. Bununla birlikte çok yüksek güvenlikli bir bölge olduğunu da paylaştılar. Bunun nedeni 2014’te meydana gelen toplumu derinden sarsan saldırıya dayanıyor.

2014’te Kunming Tren İstasyonu’na üstelerinde ay yıldızlı siyah t-shirtle dalan olan saldırganlar 10 dakika içinde kılıçlarıyla 31 kişiyi hayattan kopardı, 140’tan fazla kişiyi yaraladı. Bunun ardından, Çin hükümeti özellikle Sincan bölgesinde güvenlik önlemlerini artırarak toplumsal istikrarı sağlamak için adımlar attı. Bundan dolayı konsolosluktan bize de bir süre benzer amblemli kıyafetler giymememiz uyarısı geldi.

Çinli ve yabancı arkadaşlarımla internetteki belgeselleri seyrettiğimizde yapılan çeviri hataları, batılı medya kuruluşlarının nasıl bu kadar çok çeviri hatası yapabildiğini sorgulattı.

Eğer kendi gözlerinizle görmek isterseniz XHS’da pek çok Uygur ve azınlıklar kendi hayatlarını canlı yayınla paylaşıyor. Siz de kendi gözlerinizle görebilirsiniz.

Yıllar içinde gördüklerim bana şunu öğretti: Çin, tüm dinlere mesafeli bir şekilde yaklaşmayı tercih ediyor. Çin laik bir ülke ve din ile siyaseti birbirine karıştırmayı kesinlikle istemiyor. Bu duruşları, “İbadetini yapmakta özgürsün ama bu seninle Allah arasındadır. Kamuya açık şekilde insanları etkilemeye çalışma,” şeklinde özetlenebilir. Çin, bu konuda özellikle toplumsal düzeni ve istikrarı koruma çabasıyla hareket ediyor.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

CommentLuv badge