Your ads will be inserted here by
Easy Plugin for AdSense.
Please go to the plugin admin page to
Paste your ad code OR
Suppress this ad slot.
Bir zamanlar dünyada ‘ucuz iş gücü’ ile anılan Çin, bugün dünyanın en büyük teknoloji üreticilerinden biri haline geldi. Peki, bu dönüşümün sırrı ne? Çin’in, eğitimi sadece bir bireysel başarı aracı olarak değil, ulusal kalkınmanın temel taşı olarak görmesinde saklı. Sistemli yatırımlar, vizyoner politikalar ve eğitime verilen büyük önem, Çin’i kopyalamaktan inovasyon üretmeye geçiren en güçlü itici güç oldu. Gelin, bu değişimin arkasındaki eğitim modeline yakından bakalım.
2013 Ağustos’unda iş teklifi alarak Şanghay’a taşındım. 10 seneyi aşkın bir süredir burdayım. Hem Çin’in önde gelen üniversitelerinde ders veriyorum (‘adjunct professor/certified lecturer’ ünvanıyla teoriye ek olarak yoğunlaştırılmış sektör uygulamalarını anlatıyorum) hem de girişimciyim. Bu sürede Çinlilerin eğitimini araştırıyorum, eğitmen kimliğimle aktif olarak eğitimin içinde yer alıyorum. Tatillerimde sırt çantamı alıp Çin’in ücra köylerine tek başıma gidip köy okullarına giriyorum. Eğitimcilerle buluşup, öğretmenlerin sınıfına girip eğitmen kimliğimin yanı sıra öğrencilerle aynı sırayı paylaşıyorum. Sadece Çin içinde değil, aynı zamanda pek çok Asya ülkesini ve Batıyı da aynı şekilde gezmiş bulunmaktayım.
Çok net bir şekilde şunu diyebilirim: Çin kadar eğitime önem veren ve yatırım olarak servet akıtan başka bir toplum daha görmedim. Evet, eğitim pek çok ülke için önemli ama Çin’deki kollektif eğitim bilincini başka hiçbir yerde göremezsiniz.
Eğitim yatırımları (harcama demiyorum), Çin’de ev ekonomisinin temel taşıdır. Lüks değildir, bir ihtiyaç olarak önemi ve yeri uzun yıllar boyunca iyice pekişmiştir.
İlk öğrendiğimde beni en çok hayrete düşüren, Çinli ailelerin, çocuklarının eğitimlerine atalardan gelen jenerasyonel servetlerini aktarmaları olmuştu. En ücra köylerde bile karşıma İngiliz / Amerikan aksanıyla İngilizce konuşan küçük çocuklar çıkıyordu. İnanılmaz! Bu yatırım, cocuk doğduğu an başlayıp artan bir ivmeyle lise eğitimleri bitinceye kadar devam eden bir süreci kapsıyor.
Bebekler daha konuşmaya başlamadan İngilizce eğitim setleri, özel aplikasyonlar, İngilizce konuşan akıllı ev robotu XiaoAi (Alexa’nın benzeri, XiaoAi (小爱同学), küçük aşk anlamına geliyor) gibi teknolojilerle İngilizce seslere küçük yaştan itibaren alıştırılıyor. Üst orta sınıftaki aileler daha önceleri ana dili İngilizce olan batılı yabancıları yatılı alıp bebeklerini/çocuklarını sürekli İngilizceye maruz bırakıyorlardı ama güncellenen vize düzenlemelerinden dolayı bunlara yasaklama getirildi.
Çin’de Anaokulu Eğitimi
Çocuk 3 yaşına geldiğinde anaokuluna başlıyor ve beraberinde özel ders, yaz okulu, müzik, spor, kodlama akademilerinde eğitim maratonuna giriyor. 6 yaşına kadar anaokulu devam ediyor.
Okul öncesi eğitimin Çin toplumunda önemi büyüktür. Her ne kadar anaokulu, eğitim sisteminde zorunlu olmasa da kültürel değerlerden dolayı aileler anaokulu eğitimini, temel eğitimin bir parçası olarak benimsemektedir.
Çin’de, devlet kurumları tarafından yönetilen kamu anaokulları, standartlaştırılmış ve uygun maliyetli eğitim hizmetleri sunmaktadır. Çin hükümeti, son on yedi yıl boyunca ulusal eğitim bütçesinin sadece %1,3–1,4’ünü okul öncesi eğitime ayırarak özel anaokullarının önünü açmıştır. Daha yüksek ücretler talep eden bu özel anaokulları, genellikle orta sınıf ve daha zengin ailelere yönelik kaliteli ve farklılaştırılmış eğitim seçenekleri sağlamaktadır.
Eğitim Bakanlığı’nın yıllık raporuna göre, 2023 yılında ülkenin düşen doğum oranının en son göstergesi olarak anaokulu sayısı 14.808 azalarak 274.400’e düşse de 3-5 yaş arası anaokuluna kaydolma oranı, geçen yıla göre 1,4 puanlık bir artışla %91,1’e ulaştı.
Peki Çin’deki anaokulları nasıl eğitim verir?
Öncelikle çoğu anaokulu iki dilli Çince-İngilizce eğitim verirken Konfüçyüs prensipleri önde tutulur. Bununla birlikte Çin’deki anaokulları, hem yerel hem de uluslararası ailelere hitap edecek şekilde farklı eğitimler sunar.
1. Yerel Çin Anaokulları: Çoğunlukla geleneksel Çin eğitim felsefesine odaklanır ve çocuklara disiplin, iş birliği, topluluk bilinci ve sorumluluk gibi değerler aşılanır. Sanat, müzik, matematik ve Çince dil becerileri ağırlıklıdır. İngilizce dersler genellikle günde bir saat ile sınırlıdır. Devlet destekli oldukları için uygun maliyetlidir (aylık 500-2000 RMB / 2,410TRY- 9,646TRY arasında). Yerel anaokulları, Çin kültürüne ve Mandarin diline büyük önem verir. Özellikle milli bayramlar, Konfüçyüsçülük gibi değerler programlara derinlemesine entegre edilir. Devlet anaokullarında sınıf mevcudu genellikle çok yüksektir (30-50 çocuk).
2. Uluslararası Anaokulları: IB (International Baccalaureate), Montessori, Reggio Emilia, Waldorf gibi batı temelli eğitim yöntemleri sunarlar. Çift dilli (İngilizce-Çince) bir eğitim sağlanır. Özellikle büyük şehirlerde (Şanghay, Pekin, Shenzhen) yaygındır. IB anaokulları, genellikle uluslararası okulların bünyesinde bulunur. Daha pahalıdır, genelde yıllık 100,000-250,000 RMB (482,000TRY-1,205,000TRY) civarındadır.
Bu uluslararası müfredatlar:
Montessori: Çocuklarının küçük yaşta bağımsız, bireysel öğrenmeye açık ve kritik düşünebilen bireyler olmasını isteyen yerli ve yabancı aileler tarafından tercih ediliyor.
Reggio Emilia: Çocuklarının grup çalışmalarında aktif ve yaratıcı projelere dahil olmasını isteyen aileler tarafından seçiliyor.
IB: çocuklarının uluslararası bir eğitim, kültür ve disiplinle yetişmesini isteyen aileler tarafından tercih ediliyor.
3. Özel Çift Dilli Anaokulları, Çince ağırlıkta olup ikinci dil olarak İngilizce eğitim verir. Kalite çok değişiklik gösterir. Aylık ortalama 3000-15,000 RMB (14,460TRY – 72,300TRY) civarındadır.
4. Yetenek Odaklı Anaokulları; Sanat, spor, müzik veya dans gibi alanlarda uzmanlaşmaya odaklanır. Ailelerin seçtiği programa göre fiyat değişir.
Çin’de anaokulundan itibaren çocukların ilkokula giriş sınavlarına(bunlar ulusal sınavlar değildir ve uluslararası okullar bazında yapılır) hazırlanması önemlidir. Bu yüzden, çocuklar erken yaşta yoğun bir eğitim maratonuna girer. Çocukların İngilizce, robotik, kodlama ve yapay zeka gibi alanlardaki eğitimleri, sanatsal ve spor aktiviteleri ile dengelenmektedir.
Bu anaokulların çoğunda sınıflarda kameralar bulunmakta ve aileler çocuklarının sınıftaki aktivitelere katılımlarını telefonlarındaki aplikasyondan izleyebilirler, öğretmenlerden ya da yemeklerden memun olmayınca şikayet edebilirler.
En son bu şekilde çocuğunun dövüldüğünü gören bir veli anaokuluna koşup duruma müdahale etmişti. Çin’de çocuk döven öğretmenler meslekten men edilirken, çok nadir de görülse çocuğunu döven öğretmene saldıran ailelere de cezalar veriliyor. Çin’de yüz yüze kavga kültürü yok. Bu şekildeki kavgalar çok nadirdir çünkü Çinliler yüz kaybetmek (losing face) istemezler.
Çinde ilkokul eğitimi nasıl olmaktadır?
Eğitmen olarak, Çin genelinde her gün 143.472 okula giden 106.034.691 ilkokul öğrencisine sahip Çin’i görmezden gelmek neredeyse imkansızdır.
1986 yılındaki ‘Çin Halk Cumhuriyeti Zorunlu Eğitim Yasası’na göre zorunlu eğitim, 6 yıl ilkokul ve 3 yıl ortaokul olmak üzere 9 yıllık bir süreyi kapsar. Çoğu çocuk, ilkokula 6 veya 7 yaşında başlar. 2024 istatistiklerine göre, ilkokul çağındaki çocukların okullaşma oranı %99.9’dur!
Adeta kıta gibi bir büyüklüğe sahip Çin’in, şehirler ve kırsal kesimde temel eğitim dengesini nasıl sağladığı önemli bir konudur. Çin hükümeti, kırsal, yoksul ve azınlık bölgelerinde zorunlu eğitimin yaygınlaştırılmasına büyük önem vermektedir. 1987’de çıkarılan reform görüşüyle bu bölgelerdeki temel eğitim, ilçe, kasaba ve köy enstitüleri bünyesinde ilerlemektedir. Bu şekilde, eğitim ile yerel ekonominin ve halkın yaşam standartlarının gelişimi birlikte ele alınarak kırsal bölgelerin kalkınmasına katkı sağlanmıştır.
İlk yıl Şanghay’da Jing an bölgesinin en iyi okulunda çalışırken tanımış olduğum ve saygı duyduğum açık görüşlü Çinli direktörüm, ertesi yıl Tibet’teki bir okula gönüllü öğretmen olarak gitti ve her ay yaptığımız toplantılarda ordaki öğrencilerle bizi görüntülü görüştürüp hem onlara yardımcı olmamıza vesile oldu, hem kardeş öğrenci programı ile şehir-kırsal öğrenci çalışma grupları (peer study support groups) oluşturdu hem de bizim onları daha iyi anlamamızı sağladı.
Çin’de çocukların ilkokula kayıt süreci, genellikle hukou (户口) adı verilen hane kayıt sistemine dayanır. Çocukların hangi okula kaydolabileceği, genellikle ailenin hukou adresine bağlıdır. Hukou, kişinin yaşadığı bölgeyi tanımlar ve o bölgede bulunan devlet okullarına öncelikli erişim sağlar. Eğer bir aile başka bir şehirde yaşıyor ancak hukou’su başka bir şehirde kayıtlıysa, çocuklarının kayıt süreci daha karmaşık olabilir.
Büyük şehirlerde (Pekin, Şanghay gibi) genellikle yerel hükümetler, öğrenci yoğunluğunu kontrol etmek için katı kurallar uyguluyor ve sistem, yaşadığınız bölgeye en yakın okula kayıt olmanızı sağlıyor. Eğer aileler farklı bir bölgedeki en iyi okula çocuklarını kaydettirmek istiyorsa, o bölgeden ev alıp oraya taşınıyorlar.
Devlet ilkokuluna kayıt için resmi bir sınav yapılmaz. Eğitim zorunlu olduğu için tüm çocukların okula kaydolma hakkı vardır. Ancak, kaliteli özel okullara kayıt yaptırmak isteyen aileler, çocuklarını özel okulların giriş sınavlarına hazırlamak için ellerinden geleni yapıyor.İlkokullarda eğitim öğretim yılı, 38 haftalık ders dönemine ek olarak bir haftalık yedek süre ve toplam 13 haftalık tatillerden oluşmaktadır.
Çin devlet ilkokullarında temel dersler:
1. Çince (Mandarin) ana ders olarak büyük önem taşır.
2. İkinci en önemli ders matematiktir. Öğrencilerin analitik düşünme yeteneklerini geliştirmeye odaklanır.
3. Üçüncü önemli ders fen bilimleridir.
Özellikle matematik ve fen alanlarında güçlü bir temel sunan bu temel eğitim, Çinli öğrencilerin uluslararası sınavlarda (PISA gibi) yüksek başarı göstermesine katkıda bulunur.
Bu üç dersi beden eğitimi takip eder. Çinliler fiziksel aktiviteye ve sağlık bilgisine büyük önem verir ve genç akılların küçük yaştan itibaren bu konuda farkındalığını artırır. Bununla birlikte tarih, coğrafya, 3.sınıftan itibaren İngilizce, sanat ve müzik derslerine ek olarak önemli bir konu olan ahlaki eğitim (德育 – Deyu) ve vatandaşlık bilgisi de müfredata dahil edilir. Çin’deki ilkokul eğitimi genel olarak yüksek bir standarda sahiptir.
Eğitimde Yapay Zekanın(YZ) Rolü
Son yıllarda Çin, yapay zekayı sınıflarda kullanma konusunda öncü bir ülke haline geldi. Yüz tanıma teknolojisinden kişiselleştirilmiş öğrenme programlarına kadar YZ, Çin’de öğrencilerin öğrenme ve öğretmenlerin ders verme biçimlerini değiştirmeye başladı. Örneğin, Çin’in Zhejiang eyaletindeki Jinhua şehrinde bulunan Jinhua Xiaoshun Devlet İlkokulu, yapay zeka kullanımının dikkat çekici bir örneğini sunuyor. Bu okulda, YZ destekli kameralar ve yazılımlar, öğrencilerin davranışlarını ve devamsızlıklarını takip etmek için kullanılıyor. Kameralar, her bir öğrenciyi bireysel olarak tanımlayarak onların hareketlerini gerçek zamanlı izleyebiliyor. Bu teknoloji, öğretmenlere öğrencilerin sınıftaki katılım düzeylerini daha iyi anlamaları için güçlü bir araç sunuyor. Örneğin, kalabalık sınıflarda bazı öğrencilerin dikkatinin dağınık olduğunu tespit eden YZ, bunu öğretmene bildirerek bu durumun daha hızlı fark edilip müdahale edilmesine olanak sağlıyor.
Yapay zeka uygulamaları ile kişiselleştirilmiş destek programları oluşturuluyor. Bu programlar, öğrencilerin performans ve sınav verilerini analiz ederek her bir öğrencinin güçlü ve zayıf yönlerine uygun öğrenme planları oluşturuyor ve bunlar hem sınıf öğretmeni, hem okul müdürü hem de öğrencilerin aileleri ile paylaşılıyor. Böylece öğretmenler, benzer gruptaki öğrencilerin ihtiyaçlarına göre derslerini şekillendiriyor. Bu kişiselleştirme, öğrencilerin öğrenimden en iyi şekilde faydalanmasını sağlıyor. Bu şekilde büyük miktarda verinin analizinde kullanılan yapay zeka, yeni müfredatlar ve öğrenim yöntemleri geliştirmek için de kullanılmaktadır.
Çin’de özel ilkokullar, genellikle 3 farklı kategoriye ayrılır:
1.Uluslararası İlkokullar(International Primary Schools): IB müfredatını sunar; yabancı aileler ile üst orta sınıf ve varlıklı yerel aileler tercih eder. Uluslararası okulların yıllık ücreti ortalama 200,000-400,000 RMB (964,000TL -1,928,000TL)’dir.
2.Çift Dilli ilkokullar(Bilingual Primary Schools): İngilizce ve Çince eğitim verir, hem yerel hem de küresel perspektif sağlar. Bu tür okulların yıllık ücreti ortalama 100,000-200,000 RMB (482,000TL-964,000TL)’dir.
3.Yerel Özel Okullar: Çin müfredatını uygular ama daha zengin içerik ve modern imkanlar sunar. Yerel özel okulların yıllık ücreti ortalama 30,000-80,000 RMB (144,600-385,600TL)’dir.
Büyük şehirlerde (Şangay, Pekin, Shenzhen), ilkokul çağındaki çocukların yaklaşık %10-15’i özel okullara giderken daha küçük şehirlerde bu oran çok daha düşüktür. Özel okullar genelde giriş sınavı, dil yetkinliği testi ve mülakatla öğrenci kabul eder. Eğitim, akademik başarı kadar karakter gelişimine de odaklanır.
Eğitimdeki çeşitlilik ve kalite, Çin’in özel okullarını Asya’nın en rekabetçi ortamlarından biri yapıyor!
Çocuklar İngilizce’ye kıyasla çok daha zor olan Çince’yi ilkokulda nasıl öğreniyor?
Çin’in yetişkin nüfusunda okuma yazma oranının %97 olduğunu biliyor muydunuz? Çince, karakter, tonlama, kelime ve anlam bütünlüğü bakımından en zor dillerden biridir. Bu kadar zor bir dile rağmen okuma yazma oranının yüksekliği, %99.9 gibi bir orandaki ilkokullaşmaya ve temel eğitimin kalitesine dikkat çekiyor. Bunu incelemek için ilkokulda dil öğrenme sürecine bir bakalım.
Çin’deki ilkokul düzeyindeki çocukların okuma yazma öğrenme süreci, Çin dilinin yapısından dolayı oldukça sistemli ve disiplinli bir yaklaşımla yürütülür.
Çince öğrenen öğrenciler önce Pinyin ile başlar. Bu, modern Çinceyi fonetik olarak latin alfabesine transkribe eden bir sistemdir. Öğrenciler, resmi ilkokula başlamadan hemen önce ya da 1. sınıfın ilk döneminde Pinyin’i öğrenerek sesleri, heceleri ve Çince karakterlerin telaffuzunu kavrar. Pinyin, çocukların karakterlerin seslerini doğru telaffuz etmelerine ve okuma-yazma öğrenirken alfabe benzeri bir rehbere sahip olmalarına yardımcı olur.
Çince karakterler (hanzi), belirli çizgi (stroke) ve radikallerden (karakterin anlamla ilgili bölümünden) oluşur. Öğrenciler önce temel çizgi türlerini (yatay, dikey, eğik, kavisli vb.) ve ardından radikalleri öğrenir. Karakterlerin yazımı, okunuşu ve anlamı sık sık tekrarlanarak öğretilir. Öğrenciler, defterlerinde satır satır aynı karakterleri yazarak hem kas hafızalarını hem de görsel hafızalarını güçlendirir. Karakterleri çalışmak için özel çalışma kağıtları/defterleri vardır. Öğrenciler önce sık kullanılan, basit yapılı karakterleri (örneğin “ben/我 (wǒ), sen/你 (nǐ)” gibi) öğrenir. Ardından bu karakterleri bir araya getirerek basit cümle kurma alıştırmaları yaparlar.
1. ve 2. sınıftan itibaren ders kitaplarında kısa hikayeler, bilgilendirici metinler ve şiirler yer alır. Okuma parçaları öğrencilerin hem yeni kelimeler hem de dil bilgisi yapıları öğrenmesini sağlar.
Günün erken saatinde (7:00 veya 8:00’de) başlayan derslerde öğretmen, karakterlerin yazılışını tahtada adım adım gösterir ve öğrencilerden defterlerine tekrar etmelerini ister. Sık sık öğrenciler, sınıf içinde yüksek sesle okuma alıştırmaları yaparak telaffuzlarını düzeltirler. Öğrencilerin çoğu okul sonrası 2 saat ödev yapar. Bu ödevlerde yazma, okuma ve karakter ezberi ağırlıklıdır.
Çince dil eğitiminde sınavlar oldukça önemlidir. Bu sınavların içeriği Dikte (听写, tīngxiě) dediğimiz öğretmen karakterleri söyler, öğrenciler defterlerine yazar yaklaşımını içerir. Yanlış çizgi veya eksik radikalin, puan kaybettirdiği bir değerleme kullanılır. Bununla birlikte öğrencilere kısa metin verilir, sorularla metni ne kadar anladıkları ölçülür. İlerleyen sınıflarda kısa metin veya paragraf yazmaları istenir. Sözlü sınavlar vasıtası ile öğrencinin telaffuzu ve akıcı konuşma becerisi değerlendirilir.
Bazı aileler, çocuklarının Çince yazma ve okuma yeteneklerini güçlendirmek için hafta sonları veya tatil dönemlerinde ek kurslar aldırır. Çince karakterlerin zorluğu nedeniyle disiplin ve tekrar son derece önemlidir. Bu yoğun ve düzenli çalışma modeli, özellikle ilkokul yıllarında öğrencilerin temel dil becerilerini sağlam bir altyapıyla edinmesini amaçlar.
Günümüzde mesajlaşma aplikasyonlarında kullanılan Çince klavyenin karakter seçmeyi kolaylaştırmasından dolayı okullar sistematik olarak Çince karakterlerin elle yazımına yönelik aktivite ve uygulamalara okulda daha da ağırlık vermiştir.
Çin’deki okul üniformaları genellikle iki farklı türden oluşur
1. Resmi kıyafetler(ceket, gömlek, kravat, etek/pantolon): Resmi kıyafetler, bayrak törenlerinde, okul kutlamaları, ulusal bayramlar ve önemli etkinliklerde giyilir.
2. Okulun eşofman takımı: Okul eşofmanları, çocukların hareket kabiliyetini kısıtlamadan aktif olmalarını sağladığı gibi uzun saatler ders çalıştıkları için onlara hem rahat edebilecekleri bir kıyafet sağlamış olmak hem de eşit görünümü devam ettirmektedir. Çin’deki okullar, pratikliği ve rahatlığı nedeniyle eşofman üniformalarını yaygınlaştırmıştır.
Boyuna Bağlanan Kırmızı Eşarp (Kızıl Boyun Eşarbı) Anlamı:
Çin’de kırmızı eşarp, ya da “hong scarf” (红领巾), 6 ila 14 yaş arasındaki çocuklar için Çin Komünist Partisi’nin gençlik kolu olan Genç Öncüler’in (Young Pioneers) bir sembolüdür. Kırmızı eşarp genellikle izcilerin yaptığı gibi boynun etrafına bağlanır.
Çin’de Sorumluluk ve Disiplin
Eğitimde Bağımsız Bireyler Yetiştirme Çin’de çocuklara küçük yaşlardan itibaren sorumluluk bilinci kazandırmak büyük önem taşır. Öğrencilerden, aldıkları sorumlulukları sadece okullarında değil, evlerinde de devam ettirmeleri beklenir. Bu anlayış, hem devlet hem de özel okullarda, hatta sadece ilkokullarda değil, çok pahalı olan Montessori anaokullarında bile yaygındır. Montessori okullarında, 3 yaşından itibaren çocuklara kendi ayakkabılarını bağlama, yemeklerini kendi elleriyle yeme, bulaşıklarını yıkama, masaları ve sınıfı temizleme gibi temel beceriler öğretilir. Uyku zamanında kıyafetlerini kendileri çıkarır, uyandıklarında ise tekrar kendileri giyinirler. Dişlerini fırçalamayı ve bu gibi temel görevleri bağımsız bir şekilde yerine getirmeleri sağlanır. Bu eğitim yaklaşımı, çocukların küçük yaşlardan itibaren bağımsız, sorumluluk sahibi ve aktif bireyler olmalarını amaçlar.
Okullarda da öğrenciler düzenli olarak sorumluluklar üstlenir. Haftalık görev değişimiyle öğrencilere sınıflarındaki sıraları, yerleri ve tahtayı temizleme gibi görevleri verilir. Bu görevler öğretmenler tarafından gün ortasında ve sonunda kontrol edilir. Özellikle yatılı devlet ve özel ortaokullarda ve liselerde öğrencilerden, yalnızca sınıflarını değil, aynı zamanda yatakhanelerini de temizlemeleri beklenir.
Görevlerini tamamlayan öğrenciler, bu kez başka bir sorumluluk üstlenir: sınıf arkadaşlarına günlük göz, baş ve boyun egzersizlerini yaptırmak. Bu egzersizler tüm okulda aynı anda yapılır ve hoparlörden gelen talimatlar eşliğinde gerçekleştirilir. Egzersizleri yöneten öğrenci, sınıfın önünde durarak arkadaşlarını motive eder ve kurallara uymayanları sınıf öğretmenine bildirir.
Ancak hiçbir öğrenciye tuvalet temizliği yaptırılmaz. Tuvaletlerin ve sınıflar dışındaki ana alanların temizliği, okulun temizlik görevlileri tarafından yapılır. Bu sistem, öğrencilerin hem kişisel hem de toplumsal sorumluluklarını geliştirmeyi hedeflerken, hijyen standartlarının da profesyonelce sağlanmasını güvence altına alır.
Çin’de Öğle Arası Uyku/ Kestirme Kültürü
Çin’de öğle araları, özellikle ilkokul ve ortaokul öğrencileri için “kestirme zamanı” (nap time) oldukça önemlidir ve sıkı bir şekilde takip edilir. Bu uygulama, tembellik olarak değil, öğrencilerin bilişsel performansını artıran ve enerji toplamalarını sağlayan bir aktivite olarak görülür. Bu alışkanlık sadece öğrencilerle sınırlı değildir; her seviyede ders veren öğretmenler ve genel olarak Çin toplumunun büyük bir kısmı da bu geleneksel dinlenme sürecini benimser.
Kendi deneyimlerimden birinde, Çinli öğretmenlerin çalıştığı bir ofiste, tüm ofis sandalyelerinin şezlonga dönüşebildiğini gözlemlemiştim. Öğlen saatlerinde, ışıklar kapatılır, perdeler çekilir ve herkes ağır battaniyelerine sarılarak kestirmeye çekilirdi. Birinin uykusunu bölmek büyük bir düşüncesizlik olarak görülürdü.
Bu kestirme süresi genellikle 30 dakika ile 1 saat arasında değişir. Gün ortasında yapılan bu kısa uyku molası, yalnızca öğrencilerin değil, Çin genelinde tüm çalışanların verimliliğini ve zihinsel berraklığını artıran bir uygulama olarak görülmektedir. Çin’de bu uygulama, kültürel bir alışkanlık olmanın ötesinde, sağlıklı bir yaşam biçimi olarak da görülmektedir.
Yabancı öğretmenler olarak biz her öğlen kestirmesek de, bu geleneği gözlemlemek ve zaman zaman uygulayarak faydalarına tanık olduğumu eklemeliyim.
Çin’de Ortaokul Eğitimi
Çin’in ortaokul eğitimi, ülkenin büyüklüğünü ve çeşitliliğini yansıtan karmaşık bir yapı sunar. Üç yıllık bu dönem, çocukların 12 ila 15 yaşları arasında hem akademik hem de kişisel olarak büyüdükleri önemli bir geçiş sürecidir. Devletin zorunlu eğitim politikasının bir parçası olan ortaokullar, devlet ve özel olarak ikiye ayrılır.
Çin Devlet Ortaokulları
Çin’de ortaokul sisteminin bel kemiğini devlet okulları oluşturur. Yaklaşık 60.000 ortaokulda toplam 60 milyon öğrenci eğitim görmektedir. Bu okullarda eğitim ücretsizdir, yalnızca kitap ve kırtasiye masrafları aileler tarafından karşılanır. Öğrenciler genellikle yerleşim kaydına (hukou) bağlı olarak evlerine en yakın okula yerleştirilir. Bu sistem, eğitimin geniş kitlelere ulaştırılmasını sağlarken, bazı dezavantajları da beraberinde getirir. Büyük şehirlerdeki devlet okulları, kalabalık sınıflarla bilinir. Bir sınıfta 40 ila 60 öğrenci bulunabilir.
Devlet okullarında müfredat, sıkı bir şekilde standartlaştırılmıştır. Matematik, Çince, İngilizce, fizik, kimya ve ahlak dersleri temel alınır. Ayrıca tarih ve siyaset derslerinde, Çin Komünist Partisi’nin tarihine ve ideolojisine büyük bir vurgu yapılır. Bu okullar, katı disiplinleri ve sıkı sınav sistemiyle tanınır.
Özellikle ortaokulun sonunda girilen Zhongkao sınavı, öğrencilerin hangi liseye(devlet lisesi, özel lise ve meslek lisesi) gideceğini belirleyen kritik bir aşamadır. Zhongkao sınavında, öğrencilere genellikle Çince, matematik, İngilizce, fen bilimleri, tarih ve coğrafya gibi temel derslerden sorular yöneltilir. Çince bölümünde okuma-anlama, dil bilgisi ve kompozisyon yazma becerileri test edilirken, matematikte aritmetik, cebir ve geometri konularına ağırlık verilir. İngilizce bölümünde okuma, dinleme, dil bilgisi ve kelime bilgisi değerlendirilir. Fen bilimleri, fizik, kimya ve biyolojiyi kapsarken, tarih ve coğrafyada Çin ve dünya tarihine, temel coğrafi kavramlara odaklanılır. Bazı bölgelerde ise beden eğitimi, sınavın bir parçası olarak fiziksel performansı ölçmek için dahil edilir. Sınav, bölgeden bölgeye içerik açısından farklılık gösterebilir.
Uluslararası Özel Ortaokullar
Özel okullar, devlet okullarına göre oldukça farklı bir atmosfer sunar. Büyük şehirlerde ve ekonomik olarak gelişmiş bölgelerde daha yaygın olan özel ortaokullar, genellikle daha küçük sınıf mevcutlarına ve modern eğitim yöntemlerine sahiptir. Bu okullara giriş, genellikle sınav ya da mülakat yoluyla yapılır ve okul ücretleri oldukça yüksektir. Bu nedenle, özel okullar daha çok üst orta sınıf ve zengin ailelerin çocukları için erişilebilir durumdadır.
Özel okulların müfredatı, devlet okullarından daha esnektir. Uluslararası müfredatlar ( IB ve A-Level) sunarak, öğrencileri Çin dışındaki üniversitelere hazırlarlar. İngilizce eğitimi özel okullarda daha yoğundur ve bazı okullarda derslerin tamamı İngilizce olarak işlenir. Ayrıca müzik, sanat ve spor gibi alanlarda öğrencilere daha geniş olanaklar sağlanır. Bu okullar, öğrencilerin akademik başarılarının yanı sıra bireysel yeteneklerini geliştirmeye odaklanır.
Devlet okulları, eğitimde kitlesel erişimi sağlarken, özel okullar bireysel gelişim için daha fazla olanak sunar. Çin hükümeti, eğitimde fırsat eşitliğini artırmak için çeşitli reformlar yapmaktadır. Özellikle kırsal bölgelerdeki okulların altyapısını iyileştirmek, öğretmenlerin eğitim kalitesini artırmak ve teknolojiyi daha yaygın kullanmak gibi adımlar atılmaktadır. Bu reformlara ek olarak çok sayıda toplum örgütü, kırsal bölgelere gönüllü öğretmen, kırtasiye ve kaynak desteğinde bulunmaktadır.
Öğrencilerin Günlük Hayatı
Çin’de ortaokul öğrencilerinin günlük yaşamı, hem devlet hem de özel okullarda oldukça yoğundur. Ders saatleri sabah 07.00’de başlar ve akşam geç saatlere kadar devam eder. Hem devlet okullarında hem de özel okullarda disiplin kuralları oldukça sıkıdır; üniforma zorunludur ve devamsızlık sıkı bir şekilde kontrol edilir.
Daha önce birçok öğrenci okul saatleri dışında kurslara ya da özel derslere gitmekteydi ancak 2021’de bir kararname ile buna da düzenleme getirildi( ilerleyen bölümlerde bu radikal değişimi detaylıca anlattım). Bu radikal karara rağmen, Çin’de sınav başarısı, özellikle üniversite giriş sınavı olan Gaokao başarısı, devlet okulunda okuyan öğrenciler için büyük bir stres unsuru olmaya devam etmektedir.
Çin’in ‘Çifte Azaltma’ Politikası: Eğitimde Reform ve Doğum Oranlarını Artırma Çabaları
Çin hükümeti, 2021 yılında radikal bir kararla ilkokul ve ortaokula giden çocukların üzerindeki akademik yükü azaltmayı ve yeni evli çiftleri çocuk yapmaya teşvik etmeyi hedefleyen bir dizi reform başlattı. “Çifte Azaltma” (双减政策) olarak bilinen bu politika, özellikle okul sonrası kurslara ve özel derslere yönelik önemli kısıtlamalar getirdi. Ülkede bu kararnamenin etkisi büyük bir şok yarattı.
Bu kısıtlamaların ana sebeplerinden biri çocukların eğitimine çılgınca aktarılan paralardan dolayı, evlenen gençlerin çocuk yapma konusunda çekimser kalmaları, yapmamaları ve dolayısıyla çocuk yapma oranının düşmesidir. Bu politikanın diğer amaçları, çocukların üzerindeki akademik baskıyı azaltmak, ebeveynlerin özel derslere harcadığı mali yükü hafifletmek ve eğitimdeki fırsat eşitsizliğini azaltmaktır. Ayrıca çocukların daha fazla boş zamana sahip olması ve oyun, sanat ya da spor gibi etkinliklere daha fazla yönlendirilmeleri amaçlandı.
Bu politika ile okul sonrası özel eğitim merkezlerine büyük kısıtlamalar getirildi. Bu radikal karar ile okul sonrası ders veren kursların kar amacı gütmesi ve yatırım alması yasaklandı. Bu büyük değişimle bir gecede ülkenin en büyük okul sonrası dil akademisi olan ‘Pearl Akademisi’ büyük bir değişime girdi ve şirket, pek çok öğretmenin işine son verirken bünyesinde tuttuğu öğretmenlere Douyin(Çin’deki TikTok) üzerinden canlı satışlarla meyve, sebze, kahve gibi ürünleri sattırarak müthiş bir pivot gerçekleştirdi. İlginç bir şekilde, bu alanda öğretmenlerin yaptığı satışlar yüz milyonlarca RMB’ye ulaştı. Ancak, her şirket yada girişimci Pearl kadar şanslı ve hızlı değildi. Okul sonrası dil okulu bir gecede büyük bir kayba uğrayan arkadaşım şirketini kapatıp iş aramak zorunda kaldı. Buna ek olarak işini kaybeden İngilizce öğretmeni bir Çinli, motorsiklet taksicilik(moto-taxi) yaparak haberlere konu oldu ve Çin sosyal medyasında büyük bir takipçi kitlesine ulaştı.
Bu kararın diğer bir önemli yasağı, çocukların tatillerde, hafta sonlarında ve hafta içi okuldan sonra kurslara katılımının yasaklanmasıyla çocukların hafta içi okulda daha fazla vakit geçirmesi sağlandı. Bu sayede, okul dışında ders almalarına gerek kalmadan öğrenimlerini okuldaki öğretmenlerinin desteğiyle tamamlamaları hedeflendi. Bu sayede okul öğretmenlerinin de ek ders ücreti alabilmeleri sağlandı.
Pek çok özel ders ve kurs merkezi kapanmasına rağmen büyük şehirlerdeki çoğu aileler çocuklarını bireysel özel derslere yönlendirdi, bu da “gizli” bir özel ders sektörünün oluşmasına neden oldu.
Çin, eğitimdeki rekabeti ve çocukların üzerindeki baskıyı azaltıp evli çiftlerin çocuk yapmasını teşvik etmek için ciddi adımlar atsa da, uygulamalar her bölgede farklılık gösteriyor ve büyük şehirlerde çocuklarının daha fazla eğitim almasını isteyen kararlı Çinli aileleri durdurmak kolay olmuyor:) Eğitim olunca akan sular duruyor.
Çin’de Lise Eğitimi
Çin’de lise eğitimi zorunlu değildir; zorunlu eğitim, sadece ilkokul ve ortaokul yıllarını (9 yıl) kapsar. Ancak, lise eğitimi gören öğrenci oranı oldukça yüksektir. 2023 yılı itibarıyla Çin’de lise eğitimi okullaşma oranı %90’ın üzerindedir. Bu, Çin’in eğitim sistemine yaptığı büyük yatırımların bir sonucudur. Çin genelinde lise düzeyinde 30 milyondan fazla öğrenci bulunmaktadır ve bu öğrenciler, farklı türlerdeki liselere dağılmıştır. Ülke genelinde 25.000’den fazla lise mevcuttur. Bu sayı, devasa nüfusu olan bir ülke için etkileyici bir erişim kapasitesine işaret eder.
Devlet Liseleri
Çin’de lise eğitiminin en büyük kısmını devlet liseleri oluşturur. Devlet liseleri, genellikle Gaokao adı verilen ulusal üniversite giriş sınavına odaklanır. Bu okullarda müfredat, Çin Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenir ve şu derslere ağırlık verilir:
1. Matematik
2. Fen Bilimleri (Fizik, Kimya, Biyoloji)
3. Çince
4. İngilizce
5. Sosyal Bilimler (Tarih, Coğrafya, Politika)
Liselerde dersler sabah 07.00 ya da 07.30’da başlayıp 16.30’da bitebileceği gibi bazen akşam geç saatlere kadar da sürer(özellikle yatılı devlet okullarında).
Yoğun bir rekabet ortamı vardır ve öğrenciler, Gaokao’daki başarılarına göre üniversitelere yerleştirilir. Sadece sınav sonuçlarıyla belirlenen bu süreç, öğrenciler üzerinde çok büyük bir stres yaratmaktadır.
Çin’deki devlet liselerindeki tarih ders kitaplarında Atatürk’ün liderliği, laiklik ilkesinin benimsenmesi, eğitim reformları ve kadın haklarına yönelik adımlara yer verildiğini biliyor muydunuz?
Örneğin, ortaokulda, özellikle lise ikinci sınıf tarih kitabında “Yeni Türkiye’nin Kurucusu Mustafa Kemal” başlıklı dört sayfalık bir bölüm bulunmaktadır. Bu bölümde , Atatürk, Türkiye’nin Osmanlı İmparatorluğu’ndan modern bir ulus-devlete dönüşüm sürecinde önemli bir figür olarak ele alınır. Eğitim müfredatında Atatürk’ün liderliğinde gerçekleştirilen reformlar, özellikle laiklik, kadın hakları, eğitim reformları vurgulanır. Çin, modernleşme sürecine büyük önem verdiği için Atatürk’ün bu konudaki rolüne dikkat çeker. Çin’deki öğrenciler, Kurtuluş Savaşı’nın, Atatürk’ün ve Türk toplumunun verdiği mücadelenin önemini öğrenir. Atatürk’ün Türkiye’yi laik bir devlet haline getirme çabaları, Çin’in laiklik ilkesine olan yaklaşımıyla da örtüştüğü için örnek oalrak gösterilir. Harf devrimi, Çin’deki sadeleştirilmiş dil devriminden dolayı da ele alınır.
Bu dört sayfa sayesinde, Çinli öğrenciler Atatürk’ü ve onun Türkiye’nin gelişimine olan katkılarını öğrenme fırsatı bulmaktadır. Bunu duyduğunuzda sizin de gururlanıp içinizin ısınacağını biliyorum, çünkü ben öğrendiğimde mutluluktan gözlerim dolmuş ve içimi tarifsiz bir gurur kaplamıştı.
Meslek Liseleri
Çin’de meslek liseleri, öğrencilerin doğrudan iş gücü piyasasına yönelik bilgi ve beceriler kazandığı önemli eğitim kurumlarıdır. Bu okullar, ortaöğretim düzeyinde teknik ve mesleki eğitim vererek öğrencileri sanayi, teknoloji, hizmet ve tarım gibi sektörlere hazırlamayı amaçlar. Meslek liselerinde verilen eğitim, hem genel akademik dersleri hem de mesleki ve teknik alanlardaki uzmanlaşmayı içerir. Öğrenciler, Çince, matematik gibi temel derslerin yanı sıra, kendi seçtikleri mesleki alanlarda staj ve uygulamalı eğitim fırsatlarından da yararlanır.
Your ads will be inserted here by
Easy Plugin for AdSense.
Please go to the plugin admin page to
Paste your ad code OR
Suppress this ad slot.
Çin’deki meslek liselerinin büyük bir kısmı devlet tarafından finanse edilir ve yönetilir. Ancak bazı özel meslek liseleri de bulunmaktadır. Toplamda 10.000’i aşkın meslek lisesi bulunurken, bu okullarda eğitim gören öğrenci sayısı 16 milyonu aşmaktadır. Ortaöğretim düzeyindeki tüm öğrencilerin yaklaşık %40’ı meslek liselerinde öğrenim görmektedir. Bu oran, Çin hükümetinin mesleki eğitime verdiği önemi ortaya koymaktadır. Meslek liselerinde, sanayi ve imalat, bilişim teknolojileri, sağlık hizmetleri, finans, sanat ve tasarım gibi geniş bir yelpazede eğitim verilir. Hükümetin bu okullara yaptığı yatırımlar, mesleki eğitimde modernleşmeyi teşvik ederek öğrencilerin iş gücü piyasasında ihtiyaç duyulan becerileri kazanmasını sağlar.
Hükümetin mesleki eğitime yönelik politikaları, bu okulları ekonomik kalkınmanın temel taşlarından biri haline getirmiştir. Devlet, meslek liselerine mali destek sağlarken, öğrencilere burs ve diğer yardımlarla bu eğitimi daha erişilebilir hale getirmiştir. Ayrıca, meslek liseleri ile sanayi sektörü arasında işbirlikleri kurulmuş, bu sayede öğrencilerin eğitim sonrası istihdam şansı artırılmıştır. 2019 yılında başlatılan “Mesleki Eğitim Reformu Planı” ile eğitim kalitesini artırmayı amaçlayan birçok adım atılmış, laboratuvarlar modernize edilmiş ve uygulamalı eğitim programlarına ağırlık verilmiştir.
Meslek liselerinin avantajları arasında, öğrencilere erken yaşta mesleki beceriler kazandırarak iş gücü piyasasına hazırlaması ve mezuniyet sonrası iş bulma oranlarının yüksek olması sayılabilir. Ancak bu okullar, Çin’deki akademik devlet liselerine kıyasla daha az prestijli görülmekte ve bazı bölgelerde eğitim kalitesinin düşük olması gibi zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır.
Çin’de meslek lisesi öğrencilerinin Gaokao’ya girme hakkı vardır, ancak genellikle bu sınava hazırlık süreçleri akademik liselere göre farklıdır. Meslek liselerinde ders programları daha çok teknik ve uygulamalı eğitim odaklıdır. Bu nedenle, Gaokao’ya hazırlanmak isteyen öğrenciler, genellikle ek ders veya özel kurslarla destek alır.
Meslek lisesi öğrencileri, standart akademik Gaokao’ya girebileceği gibi, genelde mesleki Gaokao (职业高考) olarak bilinen ayrı bir versiyona katılır. Mesleki Gaokao, daha çok teknik becerilere ve meslek liselerinde öğrendikleri alanlara yönelik sorular içerir. Bu sınavla, meslek lisesi öğrencileri belirli üniversite programlarına başvurabilir. Meslek lisesi mezunları, genellikle uygulamalı bilimler veya teknik üniversiteler (应用型大学) için uygun görülür.
Bazı öğrenciler, Gaokao yerine özel mesleki eğitim sınavlarına girerek yüksek mesleki kolejler (高等职业学院) veya teknik enstitülere (技术学院) kabul edilir.
Devlet Liselerinin Uluslararası Departmanları(Özel)
Bazı devlet liselerinde, uluslararası bölümler açılmıştır. Bu bölümler paralı olmakla birlikte özellikle yurtdışında eğitim almak isteyen öğrencilere yöneliktir. Uluslararası departmanlarda A-Level, IB, AP ve IGCSE(bunları ilerleyen bölümde detaylıca anlatıyorum) olarak bilinen uluslararası müfredatlar uygulanır.
Bu departmanlarda dersler genellikle İngilizce işlenir ve öğrenciler, yurtdışındaki üniversiteler için gerekli olan SAT, TOEFL, IELTS gibi sınavlara da hazırlanır. Gaokao yerine uluslararası sınavlara odaklanıldığı için, öğrencilerin hedefi Çin üniversitelerinden ziyade ABD, İngiltere, Kanada veya Avustralya’daki üniversitelerdir.
Uluslararası Okullar
Çin’deki uluslararası okullar, yabancı uyruklu ailelerin çocuklarına veya üst orta sınıf ve varlıklı Çinli ailelere hizmet vermektedir. Bu okullar tamamen IB, A-Level AP, Cambridge IGCSE denilen uluslararası müfredatlar sunar.
Bu okullar genelde şehir merkezine uzaktır. Üniversite kampüsü gibi geniş bir alana yayılır ve öğrencilere yatılı okuma alternatifi de sunmaktadır. Yurt binaları erkek kız diye ayrılmaz. Odalar, sadece erkek ve sadece kız öğrenciler kalacak şekilde ayarlansa da binalar ve katlarda erkek kız ayrımı yoktur, onlar için bu ayrım doğal da değildir.
Bu okullarda eğitim ya tamamen İngilizce yada okulun doğasına göre başka bir yabancı dilde (Alman, Fransız, İtalyan, Kore Uluslararası okullarında) verilir. Eğitim sistemi, öğrencilerin hem akademik hem de sosyal becerilerini geliştirmeyi hedefler. Sosyal sorumluluk projeleri, sanat ve spor etkinlikleri, öğrencilerin üniversite başvurularında öne çıkmasını sağlar. Öğrenciler genellikle yurtdışındaki prestijli üniversitelere kabul almak için gece gündüz çalışırlar. Bu okullarda eğitim son derece pahalıdır ve dünya genelinde diğer uluslararası liselerle yarışır.
Çift Dilli (Bilingual) Okullar
Çift dilli okullar, hem Çin müfredatını hem de uluslararası müfredatları bir araya getirir. Derslerin bir kısmı Çince, bir kısmı ise İngilizce olarak işlenir. Bu okullar, öğrencileri hem Çin’deki üniversitelere hem de yurtdışındaki üniversitelere başvurmaya hazırlamak için tasarlanmıştır. Bu okullar da genelde şehir merkezinden uzaktadır, büyük bir kampüse sahip olmakla birlikte yine yatılı okuma alternatifi de sunmaktadır. Yurt binaları ve odaları da aynı uluslararası okullardaki kuralları takip eder.
Çift dilli okullarda eğitim oldukça yoğun ve maliyetlidir. Ancak bu okullar, öğrencilerin uluslararası bir perspektif kazanmalarını sağlar ve iki eğitim sistemini birleştirerek öğrencilere geniş bir fırsat yelpazesi sunar. Çift dilli okullarda uluslarası kültür dersleri bulunmaktadır ve yabancı ülkelerin kültürleri, nasıl arkadaş edinilir, romantik ilişkiler, bireyselcilik gibi pek çok geniş konuyu kapsayarak onları gerçek hayata hazırlar. Bu konuların içinde Nasrettin Hoca da yer almaktadır. Daha önce çalıştığım okulumda uluslarası kültür derslerini de ben öğretiyordum ve müfredatta Nasrettin hocayı görünce çok mutlu olmuştum. Onlara Nasrettin hocanın birkaç hikayesini de öğretmiştim:)
Devlet liselerinde yoğun Gaokao hazırlığı, uluslararası okullarda global üniversite hedefleri ve çift dilli okullarda hibrit bir yaklaşım, Çin’in eğitim sisteminin çeşitliliğini yansıtır.
Lise öğrencileri, okul hayatlarının en yoğun çalışma temposuna girerler ve okul sonrası ve haftasonları sürekli ek ders ve kurslara giderek uyku dışında kalan zamanlarının çoğunu ders çalışarak geçirirler. 1.4 milyarlık bir nüfus içinde farklılaşıp yükselmek için tek yolun bilinçli ve kaliteli eğitimden geçtiğini bilirler.
Çin’in Üniversite Giriş Sınavı: Gaokao
Çin’in Zorlu Üniversite Giriş Sınavı Gaokao, Çin’in ulusal üniversite giriş sınavı ve eğitim sisteminin en önemli yapı taşlarından biridir. 2024 yılında ise, Gaokao’ya katılan öğrenci sayısı 13,4 milyon ile rekor bir seviyeye ulaşmıştır.
“Gaokao” kelimesi, kelime anlamıyla “yüksek sınav” demektir ve bu sınav hem öğrenciler hem de aileleri için büyük bir dönüm noktasıdır. Gaokao, sadece akademik başarıyı ölçmekle kalmaz, aynı zamanda öğrencilerin stres yönetimi, dayanıklılık ve yoğun rekabet ortamında performans gösterme becerilerini de sınar.
Gaokao genellikle her yıl Haziran ayında, ülke genelinde aynı tarihlerde yapılır ve iki ila üç gün sürer. Sınavda alınan puanlar, Çin üniversitelerine giriş için belirleyici tek faktördür. Bu sınav, birçok açıdan Çin’in eğitim sisteminin nihai testi olarak kabul edilir ve öğrencilerin gelecekteki üniversite ve kariyer yollarını büyük ölçüde belirler.
Sınavın hazırlık süreci yıllar öncesinden başlar. Devlet liselerinde eğitim gören öğrenciler, ortaokuldan itibaren bu sınav için hazırlanmaya başlarlar. Lise boyunca ders programları tamamen Gaokao’ya yönelik bir yapıya sahiptir ve öğrenciler sabah erken saatlerden gece geç saatlere kadar ders çalışır. Haftanın yedi günü, neredeyse tüm vakitlerini dershanede veya evde ders çalışarak geçirirler. Bu süreçte öğrencilerin üzerinde ciddi bir baskı oluşur ve eğitim sistemi, aileler tarafından da yoğun bir şekilde desteklenir. Aileler genellikle çocuklarının ders başarısını artırmak için özel dersler aldırır ve sosyal etkinliklere katılımını sınırlar.
Gaokao, öğrencilerin matematik, Çince, İngilizce ve fen bilimleri (fizik, kimya, biyoloji) gibi temel alanlardaki bilgilerini ölçer. Sınav aynı zamanda sosyal bilimlere yönelik sorular da içerir ve öğrenciler tarih, coğrafya ve siyaset gibi konularda da değerlendirilir. Fen bilimleri ve sosyal bilimler arasında bir seçim yapma imkanı da sunulabilir. Sınavın her bir bölümü, öğrencinin hangi alanlarda uzmanlaşmak istediğine göre ayrı bir önem taşır. Örneğin, mühendislik okumak isteyen bir öğrenci için matematik ve fizik puanları daha fazla önem taşırken, edebiyat veya sosyal bilimler alanında eğitim almak isteyen bir öğrenci için Çince ve tarih gibi derslerin puanları belirleyici olabilir.
Gaokao’nun kapsamı ve içeriği, sadece akademik bilgiyi değil, aynı zamanda bir öğrencinin hız, dikkat ve sabır gibi yeteneklerini de ölçer. Sorular genellikle zorlu ve derinlemesine bilgi gerektirir. Sınavın rekabetçi doğası, Çin’in yoğun nüfusuyla birleşince, milyonlarca öğrenciyi sınav sonucu belirlenen sıralama sistemine tabi tutar. Her üniversitenin ve her bölümün farklı bir puan barajı vardır. Prestijli üniversitelere girebilmek için öğrencilerin çok yüksek puan alması gerekir. Örneğin, Pekin Üniversitesi veya Tsinghua Üniversitesi gibi Çin’in en iyi üniversitelerine kabul edilmek isteyen bir öğrenci, Gaokao’da neredeyse mükemmel bir sonuç elde etmek zorundadır.
Sınavın sonuçları genellikle bir ay içinde açıklanır ve bu süreç öğrenciler ve aileleri için büyük bir heyecan ve stres kaynağıdır. Öğrenciler, aldıkları puanlara göre üniversite tercihlerini yapar.
Gaokao, yalnızca öğrenciler için değil, aynı zamanda aileler ve toplum için de büyük bir olaydır. Sınav günlerinde, sınav yapılan bölgelerde trafik durdurulur, inşaat çalışmaları askıya alınır ve çevrede sessizliğin sağlanması için özel önlemler alınır. Ayrıca, engelli öğrenciler için özel düzenlemeler yapılır; örneğin, görme engelli adaylar için Braille sınav kağıtları önceden hazırlanır. Bu sınavın sonuçları, öğrencilerin gelecekteki eğitim ve kariyer yollarını belirlerken, aynı zamanda Çin eğitim sisteminin sıkı ve rekabetçi doğasını da ortaya koyar.
Gaokao’nun kabul oranları yıllar içinde dalgalanmalar göstermiştir. 2019 yılında %88 olan kabul oranı, 2020’de %90’ın üzerine çıkmıştır. Ancak, 2022 yılında bu oran %85’e düşmüştür; 11,9 milyon başvurandan 10,1 milyon öğrenci üniversitelere kabul edilmiştir. Bu veriler, Çin’de yükseköğretime erişimin genişlediğini, ancak artan rekabet ve değişen kabul oranları nedeniyle öğrencilerin karşılaştığı zorlukların devam ettiğini göstermektedir.
Çin’de Yabancı Müfredatlar
Çin’deki uluslararası okullar ve yabancı müfredat sunan özel bölümler, öğrencilere geniş bir akademik ve entelektüel gelişim fırsatı sunar. IB (International Baccalaureate), A-Level, AP (Advanced Placement) ve Cambridge IGCSE gibi müfredatlar, farklı ülkelerin üniversitelerine yönelik özel hazırlanmış sistemlerdir. Bu programlar, öğrencilere hem geniş bir akademik altyapı hem de eleştirel düşünme becerisi kazandırır. Ayrıca, öğrencilerin bu sınavlardan aldığı sonuçlar, yurtdışındaki üniversitelerde kredi olarak sayılır ve ön kabul ya da kesin kabul alma şanslarını artırır.
IB (International Baccalaureate)
IB Diploma Programı, geniş bir akademik yelpaze sunan, dünya çapında tanınan bir müfredattır. Program, öğrencilere altı ders grubundan ders alma zorunluluğu getirir:
1. Dil ve Edebiyat: İngilizce, Çince veya başka bir anadilde edebiyat ve dil becerileri.
2. İkinci Dil: İspanyolca, Fransızca veya Mandarin gibi bir yabancı dil.
3. Bireyler ve Toplumlar: Ekonomi, İşletme Yönetimi(ekonomi ve işletme ortaokul müfredatlarına da dahildir), Psikoloji, Dünya Tarihi gibi dersler.
4. Fen Bilimleri: Fizik, Kimya, Biyoloji ve Çevre Sistemleri.
5. Matematik: Uygulamalı matematik veya ileri matematik.
6. Sanat: Görsel sanatlar, müzik veya tiyatro.
Öğrenciler ayrıca şu gereklilikleri yerine getirir:
Extended Essay: Kendi seçtikleri bir konuda kapsamlı bir araştırma.
Theory of Knowledge (TOK): Bilginin doğası üzerine eleştirel düşünme.
CAS (Creativity, Activity, Service): Sanatsal, fiziksel ve sosyal sorumluluk projelerine katılım.
IB programında alınan yüksek notlar, Amerika, İngiltere, Kanada ve Avrupa’daki üniversitelere kabul sürecinde büyük avantaj sağlar.
A-Level (Advanced Level)
A-Level , İngiltere merkezli bir müfredattır ve öğrencilerin uzmanlaşmak istedikleri konulara odaklanmasına olanak tanır. Genellikle öğrenciler, aşağıdaki alanlardan üç ila dört ders seçer:
1. Matematik ve İleri Matematik
2. Fizik, Kimya, Biyoloji
3. Ekonomi ve İşletme
4. Psikoloji ve Sosyoloji
5. Sanat ve Tasarım
6. Tarih ve Coğrafya
A-Level, derinlemesine uzmanlık isteyen bir müfredat olduğundan, öğrenciler özellikle İngiltere’deki üniversitelere başvuruda yüksek kabul oranlarına sahiptir. Alınan sonuçlar, genellikle seçilen programlarla doğrudan ilişkilidir. Örneğin, mühendislik okumak isteyen bir öğrenci, Matematik ve Fizik’te A+ alarak kabul sürecini kolaylaştırabilir.
AP (Advanced Placement)
AP, ABD merkezli bir sistemdir ve öğrencileri Amerikan üniversitelerine hazırlar. Bu program, lisede üniversite seviyesinde dersler alma ve bu derslerden sınavlara girme imkanı sunar.
AP müfredatında çok çeşitli ders seçenekleri bulunur:
1. Ekonomi: Mikroekonomi ve Makroekonomi
2. İşletme Yönetimi
3. Psikoloji ve Sosyal Bilimler: Psikoloji
4. Amerikan Hükümeti ve Politikaları
5. Amerikan Tarihi
6. Fen Bilimleri ve Matematik: Fizik, Kimya, Biyoloji, İstatistik, Kalkülüs (AB ve BC seviyeleri)
7. Mühendislik Temelleri, Bilgisayar Bilimi
8. Çevre Bilimi
AP programı, öğrencilerin lisede aldıkları derslerden sınavlara girerek üniversitede bu derslerden kredi kazanmalarını sağlar. Örneğin, bir öğrenci AP Amerikan Tarihi dersinden yüksek bir puan alırsa, üniversiteye başladığında bu dersi yeniden almak zorunda kalmaz.
Cambridge IGCSE ve Cambridge A-Level
Cambridge IGCSE, ortaokul ve lise seviyesinde verilen uluslararası bir müfredattır. Matematik, Fen Bilimleri, İngilizce, Ekonomi ve Tarih gibi geniş bir konu yelpazesi sunar. Bu program, öğrencilerin eleştirel düşünme, problem çözme ve analitik becerilerini geliştirmeye odaklanır. Cambridge A-Level, IGCSE’nin ileri seviyesidir ve üniversite hazırlığına yöneliktir.
Çin’de de uygulanan bu uluslararası müfredatlar, öğrencileri sadece yurtdışındaki üniversiteler için değil, aynı zamanda global kariyer ve yaşam için hazırlar. Bu programlar, öğrencilerin akademik bilgilerinin yanı sıra ekonomi, işletme, psikoloji, mühendislik ve sosyal bilimlerde güçlü bir altyapı kazanmalarını sağlar.
Bu müfredatta okuyan öğrenciler özellikle rehber öğretmenlerinin, sınıf öğretmenlerinin ve ailelerinin işbirliği ile lisede olmalarına rağmen yazın ayarlanan stajlara ve gitmek istedikleri üniversitelerin yaz okulu öğrenci programlarına katılıyorlar. Bu tür dolu dolu hem teorik hem de uygulamalı bir sistemden mezun olan öğrenciler, geniş bir perspektifle dünya çapında prestijli üniversitelerde eğitim alarak geleceğe hazırlanıyor.
Daha önce çalıştığım okulumda Ted adında bir öğrencim vardı. Annesi ekonomi profesörüydü ve çocuğuyla çok güzel ilgileniyordu. Çocuğuna ekonomiyi sevdirdiğimi söyleyip Ted’in yazın neler yaptığını mesaj atıyordu. Ted yazları Starbucksta, McDonalds’ta mutfakta ve kasada staj yaptığı gibi büyük yatırım bankalarında da staj yapıyordu. Yurtdışındaki üniversitelerin yaz okullarına katılıyordu. Ders aralarında beni bulup kütüphaneden aldığı ekonomi kitabındaki vaka analizleriyle ilgili sorular soruyordu. Ted, MIT’den kabul aldı ve bu sene de mezun olacak.
2023 yılı itibarıyla, yaklaşık 1,021,303 Çinli öğrenci yurtdışında eğitim görmektedir. Bu öğrencilerin büyük bir kısmı, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Avustralya, Kanada gibi ülkeleri tercih etmektedir. Özellikle STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik) alanlarına olan ilgi artmıştır; 2022-2023 döneminde Çinli öğrencilerin %62,5’i bu alanlarda eğitim almayı tercih etmiştir.
Yurtdışında eğitim gören Çinli öğrencilerin önemli bir kısmı, eğitimlerini tamamladıktan sonra ülkeye geri dönmektedir. Çin hükümeti, bu dönüşü teşvik etmek amacıyla çeşitli programlar uygulamaktadır. “Yetenekleri Geri Kazanma Programı” kapsamında, yurtdışında eğitim görmüş gençlere araştırma fonları, girişimcilik destekleri ve üniversitelerde pozisyonlar sunulmaktadır. Örneğin, İngiltere’deki önde gelen üniversitelerden mezun olan Çinlilere geri dönmeleri karşılığında hazır iş ve 25bin Euro peşin ödeniyor. Çinli komşumun oğlu da böyle geri dönenlerden.
Bu teşvikler, Çin’in bilimsel araştırma ve yenilikçilik kapasitesini artırmayı hedeflemektedir. Ayrıca, Çin hükümeti, yurtdışında eğitim gören öğrencilerin ülkeye dönerek edindikleri bilgi ve deneyimleri ulusal kalkınmaya katkı sağlamaları için çeşitli destek mekanizmaları oluşturmuştur. Bu politikalar, beyin göçünü tersine çevirmeyi ve yurtdışında eğitim gören yetenekli bireylerin ülkeye geri dönmesini amaçlamaktadır.
2023 itibarıyla, yurtdışındaki üniversitelerden mezun olan Çinli öğrencilerin %84’ü eğitimlerini tamamladıktan sonra ülkeye geri dönmüştür.
Çin’de Üniversite Eğitimi
Çin, son yıllarda yükseköğretimde dünyanın en dikkat çeken ülkelerinden biri haline gelmiştir. Giderek artan üniversite sayısı, yükselen eğitim kalitesi ve hükümetin stratejik destekleri, Çin’i sadece Asya’da değil, global ölçekte de önemli bir akademik merkez yapmıştır. Özellikle Pekin ve Şanghay gibi büyük şehirler, Çin’in en prestijli üniversitelerine ev sahipliği yapar. Bu şehirlerdeki üniversiteler, gerek akademik standartları gerekse uluslararası sıralamalardaki yerleriyle dikkat çeker. Eğitim sistemi, hem geleneksel bölümleri hem de hükümetin geleceğe yönelik hedefleri doğrultusunda gelişen yeni disiplinleri kapsayacak şekilde çeşitlenmiştir.
Çin üniversite sistemi, genelde Gaokao sınavına dayalı olarak şekillenir. Gaokao’da yüksek puan alan öğrenciler, Pekin Üniversitesi (2024 yılı itibarıyla Times Higher Education Dünya Üniversite Sıralaması’nda 14. sırada yer almıştır.) ve Tsinghua Üniversitesi (Tsinghua Üniversitesi ise aynı sıralamada 12. sırada bulunmaktadır.) gibi ülkenin en prestijli okullarına yerleşme fırsatı bulur. Bu iki üniversite, dünya sıralamalarında da üst sıralarda yer almakta ve Çin’in Harvard ve MIT’isi olarak anılmaktadır. Özellikle mühendislik, tıp, işletme, hukuk ve son yıllarda hızla gelişen yapay zeka (AI) gibi alanlar, bu okullarda en çok tercih edilen bölümlerdir.
Pekin Üniversitesi (Beijing University), sosyal bilimler ve insan bilimleri alanlarında güçlü bir geçmişe sahiptir ve birçok Çinli liderin mezun olduğu bir kurumdur. Öte yandan, Tsinghua Üniversitesi, mühendislik, teknoloji ve bilim alanlarında öncü bir üniversitedir. Bu iki üniversite, genellikle öğrencilerin hayalindeki hedeflerdir ve Gaokao’da yüksek bir başarı elde edilmeden bu okullara girmek mümkün değildir.
Şanghay’da ise Fudan Üniversitesi (2024 yılında Times Higher Education Dünya Üniversite Sıralaması’nda 44. sırada yer almıştır.) ve Şanghay Jiaotong Üniversitesi (aynı sıralamada 43. sırada bulunmaktadır. Burası benim EBA-Executive Business Administration- programında ders verdiğim üniversitelerden biridir) gibi prestijli kurumlar öne çıkar. Fudan Üniversitesi, sosyal bilimler, işletme ve medya çalışmalarıyla tanınırken, Şanghay Jiaotong Üniversitesi mühendislik, denizcilik ve teknolojik inovasyon alanlarında önde gelir. Şanghay’daki üniversiteler, ayrıca uluslararası öğrencilere yönelik programlarıyla da dikkat çeker ve dünya çapında bir akademik cazibe merkezi haline gelmiştir.
Çinli bir arkadaşımın Şanghay Üniversitesi’ndeki mezuniyet törenine birlikte katılmaya ne dersiniz? Bu videoda, yeni mezun olan Çinli öğrencilerle gelecek planlarını konuştuk. Ayrıca, Türk öğrencilerin direktörü olan Çinli profesör ve mezun olan bir Türk doktora öğrencisiyle yaptığımız keyifli sohbetleri de bu video aracıyla sizinle paylaşmak isterim. Videoyu aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz, bitince geri gelmeyi unutmayın:)
Genel olarak Çin’de üniversitelerde en çok tercih edilen bölümler, ekonomi, işletme, mühendislik, tıp, hukuk ve bilgi teknolojileri gibi alanlardır. Ancak son yıllarda yapay zeka, büyük veri analitiği ve biyoteknoloji gibi disiplinler hızla popülerlik kazanmaktadır. Hükümetin stratejik politikaları doğrultusunda, bu alanlara yatırım yapılmaktadır.
Çin hükümeti, yapay zeka ve teknoloji alanlarında global liderliği hedefleyen politikalar benimsemiştir. Bu bağlamda, üniversite müfredatlarının ve araştırma programlarının çeşitlendirilmesi öncelikli bir hedef olmuştur. Hükümet, özellikle mühendislik ve bilgisayar bilimleri gibi geleneksel STEM alanlarını desteklerken, disiplinler arası çalışmaları teşvik etmek için sosyal bilimlerle teknoloji arasındaki bağlantıyı güçlendiren programlar geliştirmiştir. Örneğin, yapay zeka ile etik, hukuk ve ekonomi arasındaki ilişkilere odaklanan yeni bölümler oluşturulmuştur.
2017 yılında başlatılan “Yeni Nesil Yapay Zeka Geliştirme Planı” kapsamında, 2030 yılına kadar yapay zeka alanında dünya lideri olma hedefi belirlenmiştir. Pekin ve Şanghay, Çin’in yapay zeka (AI) ekosisteminin merkezleri olarak öne çıkmaktadır. 2020 itibarıyla, Çin’de yapay zeka alanında faaliyet gösteren yaklaşık 210.000 şirket bulunmaktadır. Bu yüzden, Çin üniversiteleri bünyesinde yapay zeka laboratuvarları kurulmuş ve araştırma fonları artırılmıştır.
Pekin ve Şanghay dışındaki diğer şehirlerde de önemli üniversiteler bulunmaktadır. Nanjing Üniversitesi, bilim ve teknoloji alanlarında tanınırken, Zhejiang Üniversitesi inovasyon odaklı çalışmalarıyla dikkat çeker. Wuhan Üniversitesi, özellikle coğrafi bilgi sistemleri ve tıbbi araştırmalarda öne çıkar. Bu üniversiteler, bölgesel ve uluslararası düzeyde rekabetçi bir eğitim sunar.
Hükümetin yapay zekaya yönelik eğitim politikası, sadece üniversitelerle sınırlı kalmamış, anaokulu düzeyine kadar inmiştir. Çin, genç yaşlardan itibaren kodlama gibi alanlarda öğrencileri eğitmeye başlamıştır. Üniversite düzeyinde ise, endüstri ile iş birliği içinde, öğrencilerin gerçek dünya projelerine katılmasını sağlayan uygulamalı eğitim programları yaygınlaşmıştır. Böylelikle, mezunlar iş dünyasına daha hızlı uyum sağlayabilmektedir.
Mühendislik ve teknoloji mezunları, Çin’in ulusal kalkınma stratejilerinin temel taşları olarak görülmekle birlikte, hükümet, STEM alanlarında eğitim gören öğrencilerin entelektüel ve yaratıcı becerilerle donatılmasını sağlamak ve toplumun kültürel ve sosyal yönlerini güçlendirmek için sosyal bilimler, beşeri bilimler ve sanat gibi alanlara yönelik teşvikleri artırmıştır. Bu politikayla hükümet, teknoloji ve mühendislik alanlarında çalışan bireylerin, etik, toplum bilinci, ekonomi ve politika gibi konularda bilgi sahibi olmasını teşvik etmektedir. Bu nedenle, mühendislik programlarında artık sosyal bilimler ve sanat dersleri de yer alıyor. Örneğin, yapay zeka ile etik veya sürdürülebilir mühendislik gibi disiplinler arası dersler müfredata eklenmiştir.
Bununla birlikte, Çin, küresel arenada yalnızca teknoloji ile değil, aynı zamanda kültürel bir güç olarak da varlık göstermek istiyor. Bu doğrultuda, Fudan Üniversitesi ve Pekin Üniversitesi gibi okullar, sanat ve beşeri bilimler alanlarını geliştirmek için yeni programlar başlattı. Öğrenciler daha fazla felsefe, tarih, dilbilim ve sanat dersine yönlendiriliyor.
Ayrıca, sanat ve beşeri bilimler, öğrencilerin eleştirel düşünme ve yaratıcılık becerilerini geliştirmelerine olanak tanıyor. Bu, yalnızca akademik dünyada değil, iş dünyasında da giderek daha değerli hale geliyor. Özellikle sanat ve tasarım, yaratıcı endüstriler için bir temel oluşturuyor.
Hükümet, sosyal eşitsizlik, çevre sorunları ve sürdürülebilirlik gibi alanlara daha fazla öğrenci çekmek istiyor. Sosyal bilimler ve kamu politikası bölümleri, bu sorunları anlamak ve çözmek için gerekli araçları sunuyor.
Çin’in eğitim politikaları, mühendislik ve fen bilimleri ile sosyal bilimler ve sanat arasında daha dengeli bir yapı oluşturmaya çalışıyor. Bu politikalar, öğrencilerin hem teknik hem de yaratıcı becerilerle donatılmasını sağlamak için tasarlanmıştır. Hükümet, mühendislik ve teknoloji alanlarını desteklemeye devam ederken, sanatı ve sosyal bilimleri de ön plana çıkararak Çin’in hem bir inovasyon hem de kültürel güç olarak küresel sahnede yerini sağlamlaştırmayı hedefliyor. Bu nedenle, Çin üniversitelerinde artık disiplinler arası ve çok yönlü bir yaklaşım benimseniyor.
Çin’in üniversite sistemi, dinamik yapısı ve çeşitliliğiyle sadece Çinli öğrenciler için değil, uluslararası öğrenciler için de cazip bir seçenek haline gelmiştir. Şu anda Çin’de öğrenim gören yabancı öğrenci sayısı 77 bine ulaşmıştır ve bunların %90’dan fazlası kendi imkanlarıyla eğitim görmektedir.
Bu öğrenciler, başta Kore Cumhuriyeti, Japonya, ABD, Vietnam, Endonezya, Tayland, Almanya, Rusya, Nepal, Fransa, Avustralya ve Malezya olmak üzere 170’ten fazla ülke ve bölgeden gelmektedir. Yabancı öğrenciler, Çin’de ağırlıklı olarak Çince, Çin kültürü, Çin tarihi ve Çin tıbbı gibi Çin’e özgü branşları tercih etmektedir. Ancak son yıllarda hukuk, finans ve ekonomi, muhasebecilik, fen ve mühendislik bilimleri ile ilgili branşları seçenlerin sayısında da artış gözlemlenmektedir.
Çin hükümeti, daha fazla yabancı öğrenci çekmek amacıyla çeşitli önlemler almaktadır. Bu önlemler arasında, yabancı öğrencilerin okul dışında yerel halkın oturduğu evleri kiralamalarına izin verilmesi ve Çince seviyesi yüksek olmayan yabancı öğrenciler için lisansüstü düzeydeki derslerin İngilizce ve Çince olarak sunulması bulunmaktadır.
Ayrıca, Çin’de yükseköğretim kurumlarının sayısı hızla artmaktadır. Devlet üniversiteleri ile ortak yürütülen yerli ve yabancı işletme okullarına da büyük talep vardır. China Europe International Business School (CEIBS), Alibaba Business School(ders verdiğim okullardan biri) ve Skema European Business School(ders verdiğim okullardan bir diğer) en iyi işletme okullarından birkaçıdır. Örneğin Skema’da öğrenciler okulun son yılını dünyanın farklı şehirlerinde kampüslerde okuyarak hem o ülkeyi tanıyıp hem de iş bağlantıları kurarak tamamlarlar.
Çin’de üçte ikisi devlet, üçte biri özel olmak üzere toplam 3.000 yüksekokul bulunmaktadır. Bu kurumlarda öğrenim gören öğrenci sayısı 44 milyonu aşmaktadır.
Çin’in eğitim politikaları, ülkeyi sadece ucuz iş gücü ile anılan bir üretim merkezi olmaktan çıkarıp, teknoloji üreten ve küresel ekonomide söz sahibi bir güç haline getirdi. 1980’lerde, Çin’in ekonomisi daha çok düşük katma değerli ürünler üretmeye dayanıyordu. Ancak, eğitim sistemine yapılan yatırımlar, bilim ve teknolojiye verilen öncelik ve yapay zekâ gibi alanlarda küresel liderlik hedefi, bu tabloyu kökten değiştirdi.
1980’lerde Çin’in ekonomisi, küresel GSYH’nin sadece %2’sini oluşturuyorken 2023’te Çin, küresel GSYH’nin yaklaşık %18’ini temsil ederek dünyanın en büyük ikinci ekonomisi konumuna gelmiştir.
Eğitim alanında 2000 yılında Çin’de yükseköğretime kayıtlı öğrenci sayısı 8 milyonken, 2023 itibarıyla bu sayı 44 milyonu aşmış durumdadır.
Teknoloji alanına bakarsak Çin, dünya çapında yapay zekâ patentlerinin %65’ini elinde bulunduruyor ve Huawei, Tencent, Alibaba gibi teknoloji devleriyle inovasyonda liderlik ediyor.
Bu başarı, eğitimin yalnızca bireysel değil, ulusal kalkınmanın temel taşı olduğunu gösteriyor. Çin’in eğitimle sağladığı bu yükseliş, gelişmekte olan bütün ülkeler için de güçlü bir örnek teşkil ediyor.
Buraya kadar okuduysanız, eğitimin nasıl bir ülkeyi dönüştürebileceğini birlikte görmüş olduk. Eğer bu bilgiler sizin için de ilham verici olduysa, flood’u paylaşarak daha fazla kişiye ulaşmamıza ve bu farkındalığı artırmamıza yardımcı olabilirsiniz.
Bir sonraki paylaşımımda, Çin’in ekonomik ve teknolojik dönüşümüne dair daha derinlemesine bir yolculuğa çıkacağız.